Herhangi biri güzel bir Elbise giyip o cihazı yerleştirebilirdi. | Open Subtitles | بإمكان أيّ شخص أن يرتدي فستاناً وأن يضع ذلك الجهاز. |
İçeride bir kadın olduğumu biliyordum, dışımda da kadın kıyafetleri vardı ama herkes beni, Elbise giyen bir adam olarak görüyordu. | TED | أعرف أنني داخلياً كنت امرأة، وأرتدي زي النساء في الخارج، إلا أن الناس يروني رجلاً يرتدي فستاناً. |
Bu tavırlara devam edersen açık artırma için elbiseye de ihtiyacın olmayacak, çünkü gitmeyeceksin. | Open Subtitles | إذا استمريتي بموقفكِ لن تحتاجين فستاناً من أجل الذهاب لذلك المزاد لأنكِ لن تذهبي |
# Bir kıyafet giyip Kahverengi ayakkabı giymememi söylüyorsun # | Open Subtitles | ♪انتِ ترتدين فستاناً♪ ♪و تخبرينَي بأن لا ألبس حذاء بني♪ |
Otel güvenliğine gidip kimin siyah elbisesi varmış bakalım. | Open Subtitles | لنستطلع كاميرات مراقبة الفندق ونرى مَن كان يرتدي فستاناً أسوداً |
Açıkçası, bir bayanın aynı elbiseyi iki kere giymesi kabul edilemez. | Open Subtitles | طبعاً ، أن تلبس الفتاة فستاناً أكثر من مرة فهذا لا يُغتفر |
Hayatınızda istediğiniz şeyleri düşünün daha sonra da kendinizi bir elbisenin içinde hayal edin. | Open Subtitles | فكرّ بالأمور التي تريدها في حياتك وتخيل نفسك مرتدياً فستاناً .. |
Çünkü ben o gece gördüğün kız değilim, ve gümüş bir elbisem bile yok. | Open Subtitles | لأنني لست الفتاة التي رأيتها تلك الليلة وأنا لا أملك فستاناً فضّي. |
Ne doğudakilerin, ne de batıdakilerin... daha önce hiç görmedikleri bir gelinlik dikmeleri için... | Open Subtitles | ..لقد تعاقدتمعأفضل الخياطينفياثينا. لكي يصنعوا لك فستاناً لم يراه أحد في الشرق. |
Elbette, Gigi beyaz bir Elbise giyebilir. | Open Subtitles | بالطبع تستطيع جيجي أن ترتدي فستاناً أبيض |
Şimdi eve git, üst kata çık bana bir Elbise getir, ve acele et! | Open Subtitles | الأن، إذهب للمنزل وأصعد للأعلى وأحضر لي فستاناً بسرعة |
Geleneksel 'sessiz sinema' oyunumuzu oynarız, sıkılıp da bizden bir hikaye isteyince de sen çıkar gelirsin, Elbise ve şapka ile kılık değiştirirsin. | Open Subtitles | سنلعب لعبة الفوازير التقليدية، وعندما يمل ويطلب قصة، تخرج أنت إلى هنا, وترتدي فستاناً وقبعة، |
Basit bir Elbise istiyorum. Önemli bir gün için filan değil. | Open Subtitles | أنا مجرد أشتري فستاناً ليس من أجل حدث معين |
- Seksi Bugs Bunny gibi seni elbiseye sokup parlatıcı mı sürelim? | Open Subtitles | -أُلبسكَ فستاناً و تضع أحمر شفاه كـ "باغز باني؟ أحمق. |
Ayrıca bir ödül töreni için elbiseye ihtiyacım var. | Open Subtitles | وانا احتاج فستاناً من اجل عرض قادم |
Okul balosu için kıyafet önemlidir. Bunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | ياله من امر كبير ان الحفل الراقص يريد فستاناً |
Bu bana senin elbiseni gölgede bırakacak bir kıyafet bulmama yetecek bir zaman bırakmıyor ve biliyorsun, mutlaka beyaz giyeceğim. | Open Subtitles | حسن ، هذا لايعطيني وقتاً كافياً حتى أجد فستان يفوق فستانك بريقاً وتعلمين بالطبع أنني سأرتدي فستاناً أبيضاً |
arada bir üzerine kız elbisesi giydirmek daha kolayıma geliyordu . | Open Subtitles | كان من الأسهل أن ألبسك فستاناً بين حين وآخر |
O gün geldiğinde çok güzel olmayı isteyeceksin ve elbiseyi giyeceksin. | Open Subtitles | عندما يأتي هذا اليوم سترغبين أن تبدين جميلة و عندها سترتدين فستاناً |
Şahane görünüyordu o kırmızı elbisenin içinde. | Open Subtitles | كانت جميلة وترتدي فستاناً أحمراً |
Son dakikada oldu. elbisem yok. | Open Subtitles | لقد أتيت في آخر لحظة ولا أملك فستاناً |
Kilise, misafirler ve benim bir gelinlik giymemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | تريد المذبح , والضيوف و أنا مرتدية فستاناً أبيض |
Affedersiniz. Mavi elbiseli, sarışın birisini gördünüz mü? | Open Subtitles | عذراً, هل رأيتم شقراء ترتدي فستاناً أزرقاً؟ |
Ve 380 dolarlık kıyafeti 40 dolara aldım. | Open Subtitles | وقد ابتعت فستاناً قيمته380 دولاراً بأربعين دولاراً فقط. |
Kaybeden, merkezde bir hafta elbiseyle dolaşacak. | Open Subtitles | الخاسر يرتدي فستاناً للمركز لمدّة أسبوع. |