Kendime güzel bir elbise alacağım, saçımı yaptıracağım limuzinin arkasında flörtümle yaylanacağım. | Open Subtitles | سأشتري فستانًا جميلاً، وأسرّح شعري وأتمدد في سيارة الليموزين مع من سأواعده |
elbise giydiğim için kendi ailem ve yabancılar tarafından dalga geçildim. | TED | سخر مني بعض أفراد عائلتي وغرباء لارتدائي فستانًا. |
Merhaba, acele ettiğini biliyorum. Kırmızı bir elbise giyeceğimi söyleyecektim. | Open Subtitles | أعرف أنك على عجلة، أردت إخبارك أني سأرتدي فستانًا أحمر" |
Artık sana bir elbise almaya gittiğini düşünmeye başladım! Yıkıl karşımdan! | Open Subtitles | والآن, بدأتُ أعتقدُ بأنه ذهب ليشتري لكَ فستانًا. |
Ve benim zaten bir elbisem var yani bana bir korsaj bile almayı aklından geçirme. | Open Subtitles | انتقيت فستانًا بالفعل، فلا تفكّر حتّى بجلب باقة زهور لتزيين فستاني |
Bir elbise giydim ve sacimi kestirdim cünkü bugün iyi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أرتدي فستانًا وقصصت شعري لأنني أريد أن أبدو جميلة اليوم. هل أبدو جميلة؟ |
Bu hoşuna giden bir elbise bulup elbisenin zengin olduğunu öğrenmeye benziyor. | Open Subtitles | هذا مثلاً شرائك فستانًا تحبّينه وتكتشفين أنّه ثري. |
Bir elbise almalıyım. Bu kısma takıldım. - Ne? | Open Subtitles | سأحتاج فستانًا. هذا الجزء الذي أظل أتعثر فيه. |
Kırmızı elbise giydiğini biliyorsun. | Open Subtitles | على الأقل تعرف أنها مرتدية فستانًا أحمر |
Belki, Woodbury pazarından olsa bile gerçekten senin olan bir elbise giyersin? | Open Subtitles | ربما تلبسين فستانًا تملكينه حقًا "حتى لو كان من محل "وودبيري |
Belki gerçekten senin olan bir elbise giyersin, Woodbury meydanından gelsen bile? | Open Subtitles | ربما تلبسين فستانًا تملكينه حقًا "حتى لو كان من محل "وودبيري |
Sadece bir şeye kesin niyeti olan bir kadın baldırına Beretta 70 sıkıştırıp sırtı açık bir elbise giyer. | Open Subtitles | سجيّة بعينها من النساء هي من ترتدي فستانًا مكشوف الظّهر ومحزوم على فخذها مسدس "بريتا" عيار 7 مليمتر |
Ancak belli kadınlar sırt dekoltesi olan bir elbise giyip bacağına bir Beretta 70 bağlar. | Open Subtitles | سجيّة بعينها من النساء هي من ترتدي فستانًا مكشوف الظّهر ومحزوم على فخذها مسدس "بريتا" عيار 7 مليمتر |
Sana bir elbise seçmemi istedi. | Open Subtitles | لقد طلب مني أن أجد لك فستانًا. |
At çok yüksek. Hem de üzerimde elbise var. | Open Subtitles | الحصان عالي جدًا وأنا أرتدي فستانًا |
Evet, sevgilisi kabinde elbise denerken görmüşsündür. | Open Subtitles | أجل، بينما كانت صديقته تجرب فستانًا. |
Sekreterini bana bir elbise almak için gönderdi. | Open Subtitles | أرسل سكرتيرته لتشتري لي فستانًا. |
Benimki gibi kırmızı bir elbise. | Open Subtitles | ـ أنها ترتدي فستانًا أحمر مثلي |
- elbise mi giydim sanki? | Open Subtitles | هل أرتدي فستانًا ؟ |
Ama elbisem yok. | Open Subtitles | غير أني لا أملك فستانًا. |