Bence de çünkü görünen o ki korkunç bir iş çıkarıyorum. | Open Subtitles | ربما يجب عليك ذلك . لأنه يبدو اني اقوم بعمل فضيع |
Çünkü yaptığım bütün salakça şeylerden bahsedersek, benim korkunç bir insan olduğumu düşünüp benimle arkadaşlığını bitirirsin diye korktum! | Open Subtitles | لاني خائفة اذا بدأنا الحديث عن كل الاشياد السخيفة التي اقوم بها، ستفكرين بأنني شخص فضيع و سوف تتركيني. |
- Şu andaki gibi korkunç bir şekilde beni çiğnemene rağmen karşıma korkunç bir şey çıkarsa tekrar dönüp kollarına yapışabilirim. | Open Subtitles | حتى و ان سحقتني بشكل فضيع لو ظهر شيء مخيف فجأة فسأحتمي بين ذراعيك |
Kolerayı görmek dahi berbat bir şeydir. | Open Subtitles | هذا مستحيل. الكوليرا شيء فضيع حتى يشاهد. |
Japonya'nın Hiroşima kentinde olmuş çok kötü bir olaydan bahsetti ve bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. | Open Subtitles | ابلغتنا انه حصل شيئ فضيع .في مدينة هيروشيما في اليابان و طلبت منا ان نقف دقيقة صمتاً. |
Ama bir kadın erkeğini boşayamaz, böyle iğrenç bir kocası olduğu için kadın çok şanssızmış. | Open Subtitles | لكن الزوجة لا تستطيع أن تبدأ بالطلاق, لذا كان حظها السيء أن يكون لها زوج فضيع. |
Eşi ve çocuğunun öldürülüşünün korkunç bir kaza olduğunu ve kasıtla yapmadığımı söylerim. | Open Subtitles | أنا أخبرته ذلك،الذي قتل زوجته وطفله كان ذلك حادث فضيع لم أكن أعني ذلك |
Arabayla giderken ilginç insanlarla tanışırsınız. korkunç bir kaza gördüm. | Open Subtitles | تمر بالعديد من الأشخاص الممتعين رأيت حادث فضيع |
Dikenli tellerin yanında çalışıyordu ve korkunç çığlıklar duyuyordu. | Open Subtitles | كان يعمل خلف الاسلاك الشائكة وكان يسمع صراخ فضيع |
Kızın evde olmadığını anladım. Sen korkunç bir komşusun! | Open Subtitles | ـ اعتقدت انها لم تكن في البيت ـ انت جار فضيع |
Bu korkuyu üzerimden atamıyorum Sanki korkunç bir şey olacakmış gibi | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتخلص من الفزع أظن أن هنالك شيء فضيع شيحدث |
İnsana ateş edilmesi korkunç bir şey. | Open Subtitles | فضيع أن يطلق عليك النار ليس هناك أسوأ منه |
Tüm söyletinleri ben de duydum, ama, hayır, olay tamamen korkunç bir kazaydı. | Open Subtitles | لقد سمعت كل الإشاعات، لكن، لا، في النهاية كان مجرد حادث فضيع. |
Hepimizi korkunç bir şekilde ölürken görmenin nasıl bir şey olduğunu anlamanı istedik. | Open Subtitles | ..نحنُ نريدكِ أن تشاهدي كيف يبدو رؤية كل واحد منا يموت موتـاً فضيع ومفزع |
Bir milyar galaksinin kanıyla ıslanmış, isimsiz, korkunç şey. | Open Subtitles | ,شيء فضيع لا اسم له مغطىً بدماء ملايين المجرات |
Biliyor musun, bu eleman bir C.E.O'ya göre berbat bir yalancı. | Open Subtitles | اتعلمين, بالنسبة لكبير المسؤولين التنفيذيين هذا الرجل كاذبٌ فضيع |
Bu berbat şeyi müşterilerinize nasıl veriyorsunuz? Bir de buraya restoran mı diyorsunuz? Kokuşmuş... | Open Subtitles | كيف يمكنكم أن تبيعوا الطعام وانتم لا تملكون الكفاءة اللازمة للطهي ، هذا المكان فضيع |
berbat bir durumdaydım ve sen haklısın. | Open Subtitles | لقد كنت في وضع فضيع ، وأنت على حق كل الأمور كانت عني |
Tanrım, çok eğlencelisin ki bu bana, sana çok kötü bir şey anlatmam gerektiğini hatırlattı. | Open Subtitles | ياللهي, انك مضحك جداً والذي يذكرني لدي شيئ فضيع للإخبرك به |
Eğer biri Simpson adında iğrenç bir şeyler üretseydi, ben utanırdım. | Open Subtitles | سأشعر بالإهانة لو صنع أحدهم منتج (فضيع يحمل إسم عائلتي (سمبسون |
Aslına bakarsan bunu benden istemiş olman bile bir rezalet! | Open Subtitles | بالحقيقة إنه فضيع منك لمجرد طلب مني ذلك. حسناً. |
Evet, benimki daha kötüydü. Burnumdan sümük geliyordu hep. | Open Subtitles | بالنسبة لي كان سيئا جدا حيث كان لدي مخاط فضيع يخرج من أنفي |
Çok Korkunçtu. Çığlık atıyordum ve... | Open Subtitles | و كان الأمر فضيع, كنت أصرخ و كما تعلمين |