Yoksa sence hayat, iyi insanlar kötü şeyler yapmak zorunda kalınca zorlaşır mı? | Open Subtitles | أم تعتقد أن الحياة قد تقسو ..على الناس الجيدون أحيانا فتجبرهم على فعل أشياء سيئة؟ |
Ama bu şirketi ortadan kaldırmak için bazen hoşlanmadığımız şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | , لكن للايقاع بالشركة أحياناً علينا فعل أشياء سيئة |
Kilisede pantolon giymek ve erkeklerin toplantılarına gitmek gibi göz ardı edilemez şeyler yapmaya çalıştık. | TED | حاولنا فعل أشياء لايمكن تجاهلها، مثل ارتداء السراويل في الكنيسة ومحاولة حضور الاجتماعات المحصورة على الرجال. |
O benimle beraber zevk almadığı şeyleri yapmak için çaba gösteriyor. | Open Subtitles | كما تعلمين، إنه يحاول دائمًا فعل أشياء معي لا يستمتع بها |
Kurdum çok kötü şeyler yaptı çünkü bana da çok kötü şeyler yapıIdı. | Open Subtitles | أنا اقرب مما تريد الاعتراف به. ذئبي فعل أشياء فظيعة لأنه حدثت لي أشياء فظيعة. |
Ve bizler bitkileri ve onların doğal yaşam ortamlarını yok eden şeyler yapmayı seviyoruz. | TED | والناس أمثالنا يريدون فعل أشياء تقوم بتدمير الأرض، ومواطنها. |
Tanrı'm, korkunç şeyler yapmış. Öldürdüğü insanları doğrayıp küçük parçalara ayırmış. | Open Subtitles | يا إلهى , لقد فعل أشياء مروعة . لقد قتل الناس و قطعهم إلى قطع صغيرة |
Demek istediğim ikimiz de babamın dikkatini çekebilmek için bir şeyler yaptık. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو كلانا فعل أشياء لنيل اهتمام والدنا |
Bunlara dayanmamı sağlayabilecek tek insan olmadan tanışmak istemediğim insanlarla istemediğim şeyler yapmak. | Open Subtitles | إجباري على فعل أشياء لا أريدها مع أناس لا أود لقاءهم حتى بدون الشخص الوحيد الذي قد يحسن الأمر |
Spencer'ı unutmak istiyorsan, şuradaki adama çok kötü şeyler yapmak zorundasın. | Open Subtitles | سيتوجبٌ عليكِ فعل أشياء سيئة جداً، رفقة ذلك الرجل |
Seni kötü şeyler yapmak için zorlayabileceğini fark ettiğimde ise daha da çok korktum. | Open Subtitles | حين أدركت أنّه قد يجبرك أنت الأخرى على فعل أشياء سيّئة ارتعبت. |
- Evet, bir çeşit. Eğlenceli bir şeyler yapmak rahatlamama yardımcı oluyor. | Open Subtitles | يساعدني ذلك على الاسترخاء فعل أشياء على سبيل المرح |
İnsanlar, istekleri dışında şeyler yapmaya zorlanıyordu. | Open Subtitles | من حيث إجبار الناس على فعل أشياء رغمًا عن إرادتهم |
O yüzden para kazanmak için acayip üşütük şeyler yapmaya başladık. | Open Subtitles | لذلك انتهينا إلى فعل أشياء مخبولة فقط لنجني المال |
Ya da o kişiyi akıl almaz şeyler yapmaya zorlayabilir. | Open Subtitles | .أَو يمكنها أن ترغمه علي فعل أشياء مستحيلة التصور |
Onların eşyalarını almak, insanlara istemedikleri şeyleri yapmak insanları bilerek öldürmek. | Open Subtitles | سرقة أغراضهم , و فعل أشياء لهم لا يريدونك أن تفعلها قتل الناس عمداً |
Bu da yapmak istemediğin bazı şeyleri yapmak demek. | Open Subtitles | هذا يعني فعل أشياء أنتي لستِ راضية عن القيام بها |
Baban bazı insanlara kötü şeyler yaptı. | Open Subtitles | أبيكِ كثيراً لقد فعل أشياء سيئة لبعض الناس. |
Ben bir şeyler yapmayı kabul ettim, sadece ölü adamların yapabileceği türden. | Open Subtitles | أنني وافقتُ على فعل أشياء .أشياء فقط الرجل الميت يمكنه أن يفلت منها |
Esasında sindirilmiş, evlilik eşitliği için savaşmış başka birisine bir şeyler yapmış ve yapmakta olan birini incitir. | Open Subtitles | شخص أُرعب في الواقع شخص كافح بشدة في حق المساواة بالزواج شخص فعل أشياء لشخص آخر |
Evet, ikimiz de çok kötü şeyler yaptık. | Open Subtitles | أجل، كلانا فعل أشياء خاطئة. |
Alışacaksın. Ayrıca burada çalışarak, iyi şeyler yapabilirim. | Open Subtitles | ستعرفين ما عليكِ فعله , بجانب أننى بالعمل هنا سأستطيع فعل أشياء جيدة لي |
Beraber müthiş şeyler yapabiliriz, sen ve ben. | Open Subtitles | يمكننا فعل أشياء عظيمه أنا وأنت |
Kısakançlık insanlara tuhaf şeyler yaptırabiliyor. | Open Subtitles | الغيرة بالتأكيد تستطيع أن تدفع الناس إلى فعل أشياء غريبة. |
O adam hasta. Kötü şeyler yapabilir. | Open Subtitles | فهذا الرجل معتوه وقادر على فعل أشياء شريرة |
Bu, insanları bazı şeyleri yapmayı ya da yapmamayı zorunlu kılmak için kanun ve bürokrasi kullanımıdır. | TED | هذا هو استخدام القانون والروتين لتجبر الناس على فعل أو عدم فعل أشياء معينة. |