Her neyse, onu kaybetti ve onu bulmak için bir adam gönderdi. | Open Subtitles | على اى حال، لقد فقدها وارسل شخصآ للبحث عنها وقد فعل |
Karısı. Karısını birkaç yıl önce bu sıralarda kaybetti. | Open Subtitles | زوجته, لقد فقدها منذ بضعة أعوام فى هذا الوقت |
Bu makinenin en iyi yanı bize, kaybettiği zerre yağı ve, kazandığı her kas kütlesini göstermesidir. | Open Subtitles | الشيء العظيم في هذه الأجهزة أنها ستعطينا أيّ أونصة من الدهون فقدها ، أيّ أونصة من العضل كسبها ، سوف تتبع ذلك |
Evet, tarihçiler şimdilerde kulağını ressam arkadaşı Paul Gauguin'le yaptığı hararetli bir kavgada kaybettiği düşüncesindeler. | Open Subtitles | لقد قام بقطعها أجل حسنا المؤرخون الأن لديهم رأى أن الأذن كان من الممكن فقدها فى مشاده حاميه |
- Başlarda bulacak gibiydi ama bir süre sonra onu kaybettiğini imâ etmeye başladı. | Open Subtitles | أوجد شيئاً؟ لقد حصل على بعض الأدلة مبكراً، أجل لكن جعل الأمر كما لو أنه فقدها |
Onu kaybettiğini kabul etmek veya hiçbir zaman sahip olmadığını farketmek, her zaman zordur. | Open Subtitles | من الصعب دائمًا أن يتقبل الشخص أنه فقدها أو أن يدرك أنه لم تكن لديه سلطة على الإطلاق |
kayıp ihbarı yapılan, düşük riskli başka kadın yok. | Open Subtitles | لا توجد اى امرأة اخرى منخفضة المخاطر تم الابلاغ عن فقدها |
Disarida ne kadar fazla kalirsa, onu yine kaybetme olasiligimiz da o kadar artar. | Open Subtitles | كل ما طال بقائها هناك كل ما عظمت فرصة فقدها |
Onu kaybetmek istemezsin. | Open Subtitles | فأنتَ لا تريد فقدها |
Hayır, yenemeyeceğin birinin peşinden gitmeni onayladığı için kaybetti. | Open Subtitles | لا، فقدها بسبب أنه وافق على أن تذهبَ وراء شخصٍ لا يمكنك الوصول إليه. |
Doğduğunda annesini kaybetti ve öldüğünde onu tekrar kaybetti... | Open Subtitles | فقد أمه عندما ولد, ثم فقدها مرة أخرى عندما توفيت, و ثم... |
Ananla kaybetti diye duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمِعتُ بأنّه فقدها لوالِدتِك |
- Göçmenler kaç araba kaybetti? | Open Subtitles | -كم عدد عربات التي فقدها المستوطنين؟ |
- Evet koca oğlan güçlüydü, kaybettiği onca kanı düşünürsek. | Open Subtitles | أجل، الرجل الضخم كان قويًا إذا أخذنا في الاعتبار كمية الدم التي فقدها |
Çok öfkeliydi. Onun gördüğü ve kaybettiği şeyleri düşünün. | Open Subtitles | لقد كان محبطًا، كل الأشياء التي رآها والتي فقدها |
demesi gibi. Kafamı kaldırdığımda, yeni dişlerini gösteriyordu, programın yönlendirmesi sonrasında sahip olduğu, yıllar süren eroin bağımlılığı sonucunda kaybettiği dişlerini yeniletme olanağına sahip olmuştu. | TED | وعندما نظرت إليه، كان يشير إلى أسنانه الجديدة التي تمكن من الحصول عليها بعد تحويل من البرنامج، ولكنه حصل عليها لاستبدال أسنانه القديمة التي فقدها نتيجة سنوات من الإدمان. |
Sonsuza kadar kaybettiğini sandığı kızına yazılan mektuplar. | Open Subtitles | كتبها لإبنته التي يعتقد بأنه فقدها للأبد |
İnsanların kaybettiğini bile bilmediği şeyler vardır? | Open Subtitles | أشياء فقدها الناس ولايعلمون انها ضاعت |
- Bazen, birine bir yetenek verildiğinde Ve bunu kaybettiğini düşündüğünde | Open Subtitles | - فى بعض الأحيان ، عندما يعطيك أحدهم هدية- ويقلقون من فقدها |
Evet, ama düne kadar kayıp ilanında bulunmadın? | Open Subtitles | صحيح ، ولكنك لم تُبلغ عن فقدها سوى الأمس ؟ |
Ne kadar uzun süre başına buyruk dolaşırsa izini kaybetme ihtimalimiz o kadar artar. | Open Subtitles | كل ما طال بقائها هناك كل ما عظمت فرصة فقدها |
Onu kaybetmek istemem. | Open Subtitles | لا أريد فقدها وحسب |