Dolayısıyla toplumun bir kısmına sırtını döndüğünde ne olacağını gördük. | TED | وعليه إذا أدار المجتمع ظهره لقسم منه، فقد رأينا ما يحدث. |
Bu durumu gördük ve şöyle düşündük, daha iyi bir yöntem olabilir mi? | TED | لذا فقد رأينا هذا و فكرنا، هل يوجد طريقة أفضل؟ |
O küçük Fransız'ın bu tarafa doğru geldiğini gördük. | Open Subtitles | فقد رأينا ذاك الفرنسي يقوم بالإستكشاف هنا |
Burada, burkulan bileklerden kırılan kemiklere file çorap yanıklarından morarmış gözlere kadar birçok şey gördük. | Open Subtitles | فقد رأينا جمالنا في الكواحل المخلوعة والعظام المكسورة شبكات الصيد المحترقة والعيون السوداء. |
Ortaya pislik saçan bütün o baş ağrısı ve acının kârı olan kirli parayı da gördük. | Open Subtitles | و كل المال القذر الذي ينسكب حولنا أرباح الحزن و الألم فقد رأينا هذا أيضاً |
Birdenbire, bir yaratıcılık doğduğunu gördük. | TED | فقد رأينا مباشرة انطلاق بعض الإبداع. |
Bir gurup insan gördük, bir çoğu, bir çok uzvunu kaybetmiş, kalan uzuvları yanık, yüzünün yarısı gitmiş, bir kulağı yanıp gitmiş. | TED | فقد رأينا مجموعة من الأشخاص، أغلبهم قد فقد أجزاء كبيرة من الجسد، والأجزاء المتبقية قد تكون محترقة، نصف الوجه قد ذهب، والأذن قد احترقت. |
Palazzoları, vapporetoları ve espressoları gördük. | Open Subtitles | فقد رأينا البرج المائل والجبال والأنهار |
(Kahkaha) (Alkış) Bugün bu oturumda bütün konuşmacıların sunduğu bir sürü enteresan şey gördük tasarlanan. | TED | (ضحك) (تصفيق) وهكذا فقد رأينا كثيرًا من الأشياء الممتعة التي يجري تصميمها في جلسة هذا اليوم ومن متحدثين عدة |