Bu dünyada sadece iki kişi bugün nerede olacağımız biliyordu. | Open Subtitles | فقط اثنين من العالم يعلم بالتحديد اين سنكون بالتحديد اليوم |
sadece iki tane: Yosel ve Haim. Çatı katında kilitliler. | Open Subtitles | فقط اثنين , يوسم و خايم انه مغلق عليهم في العليّة |
Koca dünyada sadece iki kişi bugün, nerde olacağımızı biliyordu; | Open Subtitles | فقط اثنين من العالم يعرفون بالتحديد اين سنكون اليوم |
Ama seyircilerin görüşüne göre, sadece iki kişi var. | Open Subtitles | ولكن من وجهة نظر المشاهدين، هناك فقط اثنين... |
Pekala, şimdi sizlere sadece iki tane daha arayüz göstermek istiyorum, çünkü bence en büyük zorluklarımızdan bir tanesi doğal sistemlerle olan ilişkimizi yeniden hayal etmek, sadece bu çarpık bireyselleşmiş sağlık modeliyle değil ama doğayı paylaştığımız hayvanlar yoluyla. | TED | حسنا ، لذلك أريد أن أبين لكم فقط اثنين من أكثر الواجهات، لأنني أعتقد أن واحد من التحديات الكبيرة التي نواجهها إعادة تخيل علاقتنا مع الأنظمة الطبيعية، ليس فقط من خلال هذا النموذج الصحة الشخصية الملتوية، ولكن من خلال الحيوانات التي لنا معها تعايش. |
sadece iki avatar tespit edildi. | Open Subtitles | اكتشف فقط اثنين افاتار |
sadece iki hamilelik tehlikesi atlattım. | Open Subtitles | فقط اثنين من مخاوف الحمل. |
Bizden de sadece iki kişi var. | Open Subtitles | حسنا , هناك فقط اثنين منا |
Hayır, sadece iki tane verin. | Open Subtitles | لا, فقط اثنين, من فضلك . |