Hey,bana yardım et.Bu bebeğin benim gibi fakir büyümesini istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً؟ ساعدني في التأكد ألا ينشأ هذا الطفل فقيراً مثلي |
Bu ülkedeki adalet sistemimiz eğer beyaz ve suçluysanız, fakir ve masum olanlara davrandığından daha iyi davranıyor. | TED | لدينا نظامٌ قضائي في هذه البلد يعاملك بطريقةٍ أفضل عندما تكون ثرياً مذنباً مما لو كنت فقيراً بريئاً. |
Bir ev, insanların kesinkes hakkı olduğuna inandığımız bir şeydir, tabii kişi fakir değilse ve ev belli bir mahallede, belli bir şekilde inşa edilmemişse. | TED | نحن نؤمن أن البيت هو شيء للشخص الحق المطلق فيه، إلا إذا كان الشخص فقيراً وقد تم بناء المنزل بطريقة معينة وفي حي معين. |
- zavallı olabilir ama hiç sefil değil. | Open Subtitles | -ربما يكون بائساً، لكن ليس فقيراً بالتأكيد |
Bakıp da çok kahve tenli, çok şişman, çok fakir, çok kaba olarak gördükleri biri için. | TED | شخصاً ينظرون إليه ويرونه أسمراً أكثر من اللازم، سميناً أكثر من اللازم، فقيراً أكثر من اللازم، بسيطاً أكثر من اللازم. |
Bana söz verdiğinde fakir ve mutluydun. | Open Subtitles | لقد كان وعدك لي عندما كُنتَ فقيراً و قانعاً بذلك |
Zengin mi zannediyorsun? Keşke fakir olsaydı. | Open Subtitles | إذا كانت السيارة الميورا هى ما تعطيك هذا الإنطباع فإنه كان سيحصل عليها حتى لو كان فقيراً |
Cebinde gidiş-dönüş bileti olunca fakir gibi yaşamak kolay geliyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه من السهل أن يكون الإنسان فقيراً حينما لا تمتلكين إلا تذكرة ذهاب وإياب في جيبك |
Ama gerçek şu ki Clifton'da hiç kimsenin çok fakir olmaya izni yoktu. | Open Subtitles | و لكن الحقيقة أنه لا أحد يسمح له بأن يكون فقيراً جداً فى كليفتون |
Pekçok çocuğu mutlu etti ve fakir öldü. | Open Subtitles | وحمامات فوق أكمامِه جَعلَ الكثير مِنْ الأطفال سُعداء وماتَ رجلاً فقيراً جداً |
fakir, hassas ve zeki bir genç bayla tanıştık. | Open Subtitles | لقد قابلنا شاب كان فقيراً وحسّاس وذكي للغاية. |
Ben zengin de oldum, fakir de. Ve her zaman zengini fakire tercih ederim. | Open Subtitles | كنت غنياً و كنت فقيراً و سأختار الغنى في كل مرة |
Senin onlarla tanışmanı istedim çünkü fakir olmanın, masaya bir lokma ekmek getirmenin ne demek olduğunu anlayabileceğinden emin değildim. | Open Subtitles | لأني لست متأكد هل تقدر ما يعني أن تكون فقيراً أن تضع الخبز على المنضدة |
Ailen Florida'ya taşınırsa fakir kalacaksın. | Open Subtitles | إذن، إن انتقل أبواك إلى فلوريدا، أصبحت فقيراً. |
Mutlu olmak için zengin ya da fakir olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | .السعادة ليست لها علاقة بكون المرء غنياً أو فقيراً |
Ahbap, cidden bu kadar fakir olmayı kesseniz iyi olur, ...yoksa sizi taşlamaya başlıycam! | Open Subtitles | يا صاح، الأفضل أن تتوقف عن كونك فقيراً أو سأبدأ برميك بالحجارة |
Hayır. Param yetmiyor. fakir olmak berbat. | Open Subtitles | لا ، لا أستطيع تأمين ثمنها الأمر مقزز أن يكون الشخص فقيراً |
- zavallı olabilir ama hiç sefil değil. | Open Subtitles | -ربما يكون بائساً، لكن ليس فقيراً بالتأكيد |
Son derece yoksul olmak ve gecekonduda yaşamak dünyadaki en kolay iş değildir. | Open Subtitles | و ليس شيئاً سهلاً أبدا أن تكون فقيراً و تعيش في منطقة عشوائية |
Fakirsen para kazanmak için ya çalarsın ya da dümen çevirirsin. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لكسب المال عندما تكون فقيراً هي السرقة أو الاحتيال |
Evet. Seni baban Alman değil Romanyalı idi. Ayrıca fakirdi. | Open Subtitles | نعم وكان والدك من رومانيا وليس ألمانياً وكان فقيراً ولم يكن مقبولاً |
Çok fakirdim. | Open Subtitles | لقد كنت فقيراً جداً |
Vicdan söz konusu olduğunda, hep şöyle düşünürüm ya sahip olamayacak kadar fakirsindir ya da yükünü taşısın diye başkasına para verecek kadar zenginsindir. | Open Subtitles | رأيي في مسألة هذا الثقل هو إمّا أن تكون فقيراً وفي هذه الحالة لن تكون قادراً على تحمّل ذلك الثقل أو أن تكون ثرياً وتقوم |