Editörlerinin isteği doğrultusunda bir belgesel yapmak istedi. | TED | وكان يريد ان يصور فلم وثائقي بحسب توجيهات محرريه .. |
bir belgesel film ve kitap için beş yıl boyunca hemşirelerle görüşmeler yaptım ve fotoğraflar çektim. | TED | أمضيت 5 سنوات في مقابلة وتصوير وصنع فلم لكتابة كتاب وإنشاء فلم وثائقي. |
bir belgesel olduğunu, en başta biz bile bilmiyorduk ama sonra, herşey birbiri ardına geliverdi. | Open Subtitles | نحن لم نعرف حتي انه فلم وثائقي في البدايه ولكن بعد اتعلم , انها فقط مجموعه تاتي مع بعضها |
Bu sanki dünyanın en iyi spor salonu ya da doğa belgeseli demek gibi. | Open Subtitles | افضل نادي رياضي أو افضل فلم وثائقي للطبيعة على الاطلاق |
Grey Gardens denen belgeseli izledi döküntü bir evde yaşayan deli bir anne ve kızı hakkındaki belgesel. | Open Subtitles | لقد شاهدت فلم وثائقي يدعى الحدائق الرمادية حول أم مجنونة وإبنتها |
Doğal gaz çıkarma ile ilgili belgeseli neden izlemek istemediler, anlamıyorum? | Open Subtitles | لا اعلم لماذا لا يريدون مشاهده فلم وثائقي مذهل عن استخراج الغاز الطبيعي |
Gerçekten... 2 gün önce bir belgesel seyrettim. Brezilyalı fakir bir adamla ilgili. | Open Subtitles | رأيت في ذلك اليوم فلم وثائقي عن الفقراء في البرازيل. |
Eğer sağlam bir belgesel hazırlayabilirsem sağlam bir film okuluna girme şansım artacak. | Open Subtitles | إن صنعت فلم وثائقي مميز سيساعدني للدخول في الفيلم المميز بالمدرسة |
Neden şöhretin zirvesindeki karizmatik bir tenisçi hakkında bir belgesel hazırlamıyorsun? | Open Subtitles | لم لا يكون فلم وثائقي ساحر لاعب كرة مضرب على أعتاب المجد؟ |
Hayatım üzerine aşırı detaylı bir belgesel için kullanıyorum. | Open Subtitles | إنها لأجل فلم وثائقي دقيق جداً أصوره عن حياتي |
bir belgesel yapacaklardı, ruhları filme almaya çalışacaklardı. | Open Subtitles | كانوا يحاولون تصوير فلم وثائقي بظهور شبح حقيقي في الفلم |
Kurallar herkes için değilin yaratıcısını bulmak için, bir belgesel bölümü gibi, okulu gizlice filme aldım. | Open Subtitles | قمت بتصوير المدرسة بالسر كجزء من فلم وثائقي "لإيجاد الذي بدأ "حملة القوانين ليست للجميع |
Önceki senemin en güzel kısmını kendi mutluluğum hakkında bir belgesel üzerine çalışarak harcadım. Bedenimi eğitebildiğim gibi aklımı da özel bir yöntemle gerçekten eğitip eğitemeyeceğimi görmeye çalışarak ve böylece baştan sona sağlıklı olmanın gelişmiş bir hissine ulasabilecek miydim? | TED | لقد قضيت أجمل أوقاتي من السنة الماضية وانا اعمل على فلم وثائقي يتحدث عن سعادتي محاولاً ان ارى ان كنت استطيع ان ادرب عقلي بصورة معينة كما استطيع ان ادرب جسدي لكي استطيع ان اخرج بروح معنوية مرتفعة ورضى تام عن حياتي |
Buna son belgesel filmimde yer verdim. Adı: "Smoke That Travels" Yerli mirasımın ve kimliğimin bir parçası olan korkularımı açığa çıkarırken, insanları müziğin, şarkının, rengin ve dansın dünyasına kaptıran bir belgesel. Ve bu zamanla unutulacak. | TED | توجهت لذلك في أحدث فلم وثائقي عملته، "دخان تلك القبائل" والذي غمس الناس في عالمٍ من الموسيقى والأغاني والألوان والرقصات، وبينما أكتشف خوفي من ذلك الجزء من هويتي، تراثي المحلي سوف ينسى مع مرور الزمن. |
(Gülme sesleri) Neyse ki şişlik dağılmaya başladı ve yüzümü iki muhteşem mor göze bürüdü, bu da bir belgesel filmi için harika bir görüntü. | TED | (ضحك) لحسن الحظ، برز التورم، ونزل إلى وجهي ليستقر كسواد حول عيني وهو أفضل شكل للظهور في فلم وثائقي. |
Yemek belgeseli dinlemek istemiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | فلا أريد أن استمع إلى فلم وثائقي عن الطعام |