Ağızlarında aynı şekeri buldum. | Open Subtitles | وجدت نفس الحلوى داخل فمهم ! |
- Ağızlarında küçük bir şişe vardı. | Open Subtitles | -كلهم كان في فمهم كبسولة . |
Ama ona karşı yalan söyleyen ağızlar susturulmalı. | Open Subtitles | ولكن فمهم ... الذى يطلق الأكاذيب سيتوقف ... |
Ama ona karşı yalan söyleyen ağızlar susturulmalı. | Open Subtitles | ولكن فمهم ... الذى يطلق الأكاذيب سيتوقف ... |
İlginç olan eski usul çubuklarla pilav yerken ağızlarına kolun kürüme hareketiyle götürüyorlar. | Open Subtitles | ما المثير مطلقا فى ذلك الأمر عندما يتناولو الرز بتلك العيدان انهما يحضروها مباشرة على فمهم بحركة تجريفية على ذراعهم |
Bağlayıp ağızlarını bantladık. | Open Subtitles | كان لابد أن أكممهم وأغلق فمهم هؤلاء الملاعين |
Hiçbir şey söylemeyecekler. | Open Subtitles | لن يفتحوا فمهم. |
Evet eski Yunan inanışına göre biri öldüğünde ağızlarına bozuk para koyalar ki yeraltı dünyasında nehirden geçerken verilir. | Open Subtitles | يعتقد بعض الأشخاص أنه يجب وضع عملة معدنية في فمهم حتى يستطيعون إستخدامها كعملة لعبور النهر للوصول إلى العالم السفلي |
- Çuvallayıp ağızlarını kapattık. Zor bir grup. Tam belalı, b. | Open Subtitles | ,كان لابد أن أكممهم وأغلق فمهم . مساجين ملاعين و ثرثارين للغاية |
Hiç değilse artık ağızlarını sıkı tutarlar. | Open Subtitles | الان, على الاقل سوف يحافظون على فمهم مغلق . لقد رأوا وجهة نظرى |
Hiçbir şey söylemeyecekler. | Open Subtitles | لن يفتحوا فمهم. {\pos(192,230)} |