New York'ta yaşıyor ama o batılı bir sanatçı olmaya çalışmıyor. | TED | تعيش في مدينة نيويورك، لكنها لا تحاول أن تكون فنانة غربية. |
Hayır, Amy'yi derste seviyorum çünkü daha iyi bir sanatçı. | Open Subtitles | لا أنا أحب آيمي في الصف أكثر لأنها فنانة أفضل |
Ama sen artık küçük bir kız değilsin. Sen bir sanatçısın. | Open Subtitles | لم تعودي طفلة صغيرة بعد الان انت الان فنانة |
Ben çağdaş bir sanatçıyım ve sanat galerileri ile müzelerde sergilerim oluyor. | TED | إنني فنانة معاصرة و اقدم عروض في صالات العرض الفنية و المتاحف |
Ben bir görsellik sanatçısı olsam da, havanın görünmezliğiyle ilgileniyorum. | TED | وعلى الرغم من أنني فنانة تشكيلية، إلأ أنني مهتمة بخفاء الهواء. |
Bu kadın Havana'daki Latin-Amerikan tıp fakültesinde eğitim görmüş bir sanatçı. | Open Subtitles | تلك المرأة فنانة تدربت في كلية الطب الأمريكية اللاتينية في هافانا |
Arnita Lorraine Thurston bilgisayar programcısı, eski ev işleri yardımcısı, cinsel taciz mağduru, bir sanatçı ve de bir aktivist. | TED | أرنيتا لورين ثورستون كانت مبرمجة كمبيوتر، عاملة منزلية سابقا ناجية من الإعتداء الجنسي فنانة وناشطة |
The Desmarets Trio, gerçek bir sanatçı! | Open Subtitles | عازفة الديسماريتس الثلاثي، كانت فنانة حقيقية |
Carla Brody, ünü hızla artan bir sanatçı, buradaki hayatımızın nasıl olduğunu bütün dünyaya daha kalıcı bir şekilde... ifade etmek için görevlendirildi, bu sahildeki herkesin bildiği gibi; | Open Subtitles | كلارا برودى فنانة ذات سمعة متنامية لقد تم تفويضنا للتعبير عن طريقتنا فى الحياة بصفة دائمة |
Santa Fe'nin 300 km ilerisinde bir sanatçı komünü! | Open Subtitles | إنها فنانة على بعد 200ميل شمالاً من سانتافي |
Yani, o gerçek bir sanatçı ve-- onunla aynı dili konuşuyoruz. | Open Subtitles | أعنى ، فنانة حقيقية و إننا نتحدث نفس اللغة |
Bunu bilmeliydin. Sen de karamsar bir sanatçısın. | Open Subtitles | يجب عليك معرفة ذلك أنتِ فنانة يائسة في صميمك |
Yani sen hedonistik, özgür ruhlu bir sanatçısın, ama sen bile bunu yapmadın. | Open Subtitles | أَعني، أنت تسعي وراء المتعة شخص مستقل، فنانة ولكنك لم تفعلي ذلك |
Ama sen bir sanatçısın. Onun sende sevdiği şey de bu. | Open Subtitles | لكنها فنانة وانت فقدت عقلك مع هذه ماري سيسل |
Bu gerçekleştiğinde, ona sıkıca tutundum, onun için savaştım ve gururla söyleyebilirim ki bugün işimin başında bir sanatçıyım. | TED | وعندما حدث هذا لي، تمسكت به بقوة، دافعت عليه وأشعر بالفخر عندما أقول اليوم أنني فنانة. |
Mücadeleci yazar erkek arkadaşıyla yaşayan mücadeleci bir sanatçıyım. | Open Subtitles | انا فنانة مكافحة تعيش مع حبيبها وهو ايضا كاتب مكافح جدا حقا ؟ |
Şimdilerde kendimi bir grafik sanatçısı olarak tanıtıyorum. | TED | في تلك الايام اطلقت على نفسي لقب فنانة صور |
Ben bir tekstil sanatçısıyım, genelde örgü bombardımanı hareketini başlatmakla biliniyorum. | TED | أنا فنانة منسوجات معروفة على نطاق واسع لبدئي حركة فن الحياكة والغزل. |
Bariz olarak bu kadın bir artist, yaratıcı birisi. | TED | إنها فنانة بكل وضوح؛ انها انسانة مبدعة. |
Kendisi bir ustaydı. Bu fotoğraf 1948'de çekilmişti ve daha o zaman şöhretli bir sanatçıydı. | TED | الآن، كانت المعلمة. تلك الصورة أخذت عام 1948 وكانت فنانة معروفة. |
Fakat bu sanat müzesi için Ve sen bir ressamsın. | Open Subtitles | لكن هذا لمتحف الفن وأنت فنانة. |
Gayet güzel çiziyorsun. Büyüdüğün zaman, oyuncu olmak ister misin? | Open Subtitles | أنت تجيدين الرسم فعلا، هل تتمنين أن تصبحي فنانة عندما تكبرين؟ |
Sizden sürekli bu tür şeyler istendiğine eminim ama genç bir sanatçıyla tanışmak ister misiniz? | Open Subtitles | انا متاكدة انك تلاقي هذا طوال الوقت لكن هل ترغب بملاقاة فنانة شابة؟ |
Başlı başına, Lucy'nin ressam olması önceki bilginin oluşturduğu beklentilerle örtüşmüyor. | TED | على حدة، كون لوسي فنانة لا يتماشى مع التوقعات التي تكونت من المعلومات السابقة. |
Ergenlik çağımda eskiz eşliğinde çizim yapıyordum ve sanatçı olmak istedim. | TED | وفي المراهقة كنت أصمم وأرسم وأردت أن أصبح فنانة |