Oğluna sarılmış otururken sana bakıyorum ve anlayamıyorum. | Open Subtitles | حياتى تنظر إليك و انت تحمل أبنك و أنا لا أستطيع فهمك |
Çok pardon, siz beni duvara dayayınca niyetinizi yanlış anladım. | Open Subtitles | آسفة.. أسأت فهمك عندما دفعتني نحو الجدار |
- Sanırım yanlış anlamışım. - İşte bu yüzden buradayız. | Open Subtitles | ــ يبدو أنني أسآت فهمك ــ لهذا السبب نحن هنا |
Ben temizlikçi değilim. Seni anlamıyorum dostum. | Open Subtitles | انا لست منظفة المنزل لا استطيع فهمك , يا رفيق |
Babamı ve seni anlayabiliyorum ama yine de bunun için sizi affedemiyorum. | Open Subtitles | أستطيع فهمك أنت وأبي لكنّي ما زلت لا أستطيع غفرانك بهذا |
İlk önce anlaşılmaya değil anlamaya çalışmak, özür dilemek gibi küçük basit şeyler ilave etmeniz | TED | قال أنه يجب عليك أن تضع أشياء بسيطة مثل أن تسعي لِتَفهم في مقابل أن يتم فهمك |
Seni dün yanlış anlamış olmalıyım hepsi bu. | Open Subtitles | لابد وأنني أسأت فهمك في ذاك اليوم هذا كل شيء |
Amaçlarımı anlayamazsınız. | Open Subtitles | ما الذي تريده من جزيئات التكيون؟ -أهدافي تفوق فهمك . |
Benimle iki ayrı dilde konuştuğunuzda sizi anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن فهمك عندما تتكلم معي بلغتين مختلفتين. |
Ve yine de tam olarak anlayamıyorum. | Open Subtitles | وما زال فهمك للامور بطريقة سيئة |
Seni çok yanlış anladım ben, değil mi | Open Subtitles | يبدو أني كنتُ مُخطئة في فهمك, أليس كذلك ؟ |
Jodhaa, seni yanlış anladım ve dürüstlüğünden şüphe duydum. | Open Subtitles | جودها لقد أسأت فهمك وكنت أشك فيك |
Afedersiniz, sizi yanlış anlamışım. | Open Subtitles | معذرة. لقد أسأت فهمك .البطة كانت ميتة بالفعل |
Üzgünüm, Şef. Yanlış anlamışım. | Open Subtitles | فهمك أسأت فقد الرئيس, أيها آسفة أنا |
Benim narin çiçeğim, kızdığın zaman seni anlamıyorum. | Open Subtitles | زهرتي الجميلة، لا أستطيع فهمك وأنتِ غاضبة |
Seni hiç anlamıyorum, Gus. | Open Subtitles | "هل تعلم يا " جاس إننى لا أستطيع فهمك على الإطلاق |
Önceden yaptığın şeyleri çok iyi anlayabiliyorum. | Open Subtitles | مهما كان سبب فعلك السابق، انا حقاُ لا استطيع فهمك. |
Burada kimseye toplumumuzu ayıran çok sayıdaki çizgiden bahsetmeye gerek yok ve çoğu, devletin bu sayılarıyla insanların ilişkilerini anlamaya başlar başlamaz farkını hissettirecektir. | TED | لست بحاجة لإخبار أحد هنا أن هناك المزيد من الخطوط الفاصلة في مجتمعنا الآن، والكثيرمنهم أصبح منطقي، بمجرد فهمك لعلاقة الناس بأرقام الحكومة تلك. |
Ödemeyeceğini söylerken, yanlış anlamış olmalıyım. | Open Subtitles | لابد أني أسأت فهمك عندما قلت أنك لن تدفع رسوم تعليمي |
Amaçlarımı anlayamazsınız. | Open Subtitles | ما الذي تريده من جزيئات التكيون؟ -أهدافي تفوق فهمك . |
Claudia, seni anlıyorum, ama biz zaten burada kalıyoruz. | Open Subtitles | كلوديا, أستطيع فهمك وكننا تأخرنا بالفعل |
anlamadığın yere işime karışıyorsun! | Open Subtitles | انت تعبث بقدرات اكبر بكثير من مستوى فهمك |
Ve insanlar anlayışa en çok ihtiyacınız olduğunda, sizi anlamıyor. | Open Subtitles | و يتوقف الناس عن فهمك عندما تحتاج لأن يفهموك أفضل |
Carol, risk taşıyan işleri anladığından eminmisin? | Open Subtitles | كارول، هل أنت متأكَدة من فهمك للمخاطر؟ |
İlham ve bütünlük hissi veren konuşmalar ya da gerçek bir bağ kurduğunu hissettiren konuşmalar veya mükemmel bir şekilde anlaşıldığını hissettiren konuşmalar. | TED | نوع المحادثة التي تسرح معها وتشعر بالإلهام ، أو التي تشعرمعها أنك تواصلت بشكل عميق أو أنه تم فهمك بشكل ممتاز. |
Soruyu anladığınızda cevap olarak, ''Yani, bazılarına güveniyorum fakat hepsine değil.' | TED | و قد تقول بعد فهمك للجواب عن ذلك السّؤال، "حسنا، أثق ببعضهم و البعض الآخر لا." |