Sen gitmezsen o gidecek. Benim işim evimize dönmemizi sağlamak. | Open Subtitles | إن لم تذهب أنت، يجب أن تذهبَ هي فواجبي أن أعيدنا للدّيار |
Aslında, benim işim, senin atanmış izleme köpeğin olarak seni beladan uzak tutmak. | Open Subtitles | كوصي عليك , فواجبي أن أبقيك بعيداً عن المشاكل |
Meclis üyesi olarak arama ekibi kurmak benim işim. | Open Subtitles | وبصفتي أحد أعضاء المجلس فواجبي أن أعد فرقة للبحث عنه |
Ben delikanlıyla kalayım. Yaralarına bakmak benim işim. | Open Subtitles | سأبقى مع الشابّ فواجبي يكمن مع الجرحى |
Tüm dünya oğlumun peşinde de olsa karşılarında durmak benim işim! | Open Subtitles | عندما يأتي الناس ويهاجموا ابني، فواجبي أن أقف بطريقهم! |