ve benim işim o kabuslar görmeye başladığında uyandırmak için uyanık kalmaktı. | TED | ووظيفتي كانت ان اضل مستيقظة حتى يأتي كابوسها فيكون بإمكاني ايقاظها |
Gidip böyle bir veriye bakabilirsiniz ve sadece taksileri saymak yerine farklı sorular sormaya başlayabiliriz. | TED | فيكون بمقدورك الإطلاع على هكذا بيانات، و بدلا عن مجرد حساب عدد سيارات الأجرة، يمكننا أن نسأل أسئلة مختلفة. |
Bir hava ve diğeri helyum dolu iki bölmemiz var. | TED | فيكون لدينا جزئين، واحد مملوء بالهواء، والآخر بالهليوم. |
Ama sorun değil, sonra aptal hücreler gider, yani söylediğin her şey çok akıllıca olur. | Open Subtitles | ،هذا لا بأس بهِ لأن عندما تموت الخلايا الغبية .فيكون كُل شيء تقوله ذكي للغاية |
-Beni ise al. Böylece aramizdaki her sey avukat müvekkil iliskisi olur. | Open Subtitles | وظفنى فيكون كل شئ بيننا يخضع لامتياز العلاقة بين العميل والمحامى |
Bir görüşmeye başınıza geçirilmiş çuvalla gittiğiniz zaman bulunduğunuz yeri belirlemek güç olabilir. | Open Subtitles | حين تُقاد إلي مقابلة معصوب العينين فيكون من الصعب أن تكتشف أين أنت |
Vücudumu iyileştirebilirdi. o zaman gülmem ve şarkı söylemem doğal olurdu. | Open Subtitles | كان يمكن ان يشفي جسمي فيكون من الطبيعي لي ان اضحك واغني |
Sende tavukları benim kadar bilirsin, ve onlar yemiyorsa, yemlerinde birşeyler yolunda değil demektir. | Open Subtitles | انت تعرف الدجاج مثلما اعرف ,وعندما لايرغبون بالاكل فيكون هناك شيئا خاطئ بما اكلوه |
ve yeryüzünde kaçak ve yurtsuz olacağım ve her kim beni bulursa beni öldürecektir. | Open Subtitles | و اكون تائهاً و هارباً في الارض فيكون كل من وجدني يقتلني |
Babama gitmek için emir gelir ve bende hoşçakal derdim. | Open Subtitles | كان على ابى ان يصدر اوامر جديده فيكون علينا ان نفترق وهكذا انا دائما اقول لشخص ما الى اللقاء |
Büyük ihtimalle günün birinde bir suçlu beni hedef alacak ve Michele Mastropaolo'ya elveda diyeceksiniz. | Open Subtitles | ولكن الاحتمال الأكبر أن يستهدفني لص فيكون الوداع لميشيل ماستروباولو توقف |
Bu bass gitar, tam olarak aynısı, ama böyle çalmak yerine, kenara çeviriyor ve "şello" Bass'ın var. | Open Subtitles | هذه قيثارة عميقة الصوت إنها بالضبط نفس الشيئ لكن بدلا من أن تلعبي مثل هذا أديريه قليلا, تشيلو, فيكون لديك صوت عميق |
Bir, eğer bir kafede önümde dikilen ve yarım saat boyunca ne alacağına karar veremeyen biri varsa, o kişiyi öldürmek için iznim olmalı. | Open Subtitles | أولا، إذا كان شخص يقابلني أمام محل القهوة لا يمكنه أن يقرر ما يريد في نصف سعة فيكون مسموحًا لي قتله |
Yok, buz eriyor ve böylece ikinci içki gibi oluyor. | Open Subtitles | لا، لأن الثلج يذوب فيكون بمثابة شراب ثان |
Resmi rakam 228 olarak belirlendi ve 2 kurbanda yerde vardı eder 230 | Open Subtitles | الرقم الرسمى الأن هو 228 مسافر وكان هناك ضحيتين على الارض فيكون العدد 230 |
Gemi durursa, bina gibi olur. Bu da kuşku yaratır. Dikkat çeker. | Open Subtitles | و إذا توقفت السفن فيكون هذا في حوض البناء و في البحر فإنها تثير الشكوك |
Çünkü sinekler etin üzerine larva ve kurtçuklarını sıçmaya bir başladılar mı, o iğrenç yaratıkları bilirsin, artık çok geç olur. | Open Subtitles | لأنهم بمجرد ان يلمسها الذباب ستصبح ملوثة بأمراض عديدة انت تعرف الحشرات الملوثة فيكون الوقت انتهى لهذا الامر |
Gördün mü, selobant kullanırsan daha sonra yeni posterlerle değiştirmende kolay olur. | Open Subtitles | رأيت، إذااستعملتشريطلاصق .. فيكون أسهل استبدالها بجديدة عندما تضجر من هذه |
Bud okula geri dönerse o zaman başka. Bu tip bir abide isterdi. | Open Subtitles | الاّ اذا عاد بود الى الدراسة فيكون هو النصب الذى تريده |
Yerin üzerine bulut getirdiğim zaman yay bulutta görünecektir. | Open Subtitles | فيكون متى انشر سحابا على الارض و تظهر القوس في السحاب |