Bugün yeterince sıkıntı yaşadığını düşünmüyor musun? Bırak biraz dinlensin. | Open Subtitles | ألا تعتقد أنه لاقى ما فيه الكفاية من المتاعب اليوم؟ |
Bugün, başka bir kavga çıkmadan da yeterince kötü değil miydi? | Open Subtitles | أليس اليوم سيء بما فيه الكفاية من دون افتعال شجار آخر؟ |
Ünlü atam yüzünden yeterince acı çektiğimi düşünüyorum ve ve kayıp olan portreyi sana gönderiyorum onu Stapleton'ın çiftliğinde bulduk ve böylece koleksiyonuna katabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أننى قد عانيت بما فيه الكفاية من جدى سيئ السمعة و لذلك و لذلك ، سأبعث لكما بالصورة المفقودة |
Sana anlatmam gerekti... Müsaade ederseniz, seyyar satıcılılar buramıza kadar geldi. | Open Subtitles | كما تعرف، أنا أريد أن أخبرك أننا قد نلنا ما فيه الكفاية من الباعة الجائلين |
Birşey ne kadar tuhaf olsa da yeterince zaman verince normala dönüyor sanırım. | Open Subtitles | مهما كان شيء غريب إذا أعطيته بما فيه الكفاية من الوقت سيصبح الوضع طبيعي |
Vasco, hayır. Bırak gitsin. San Bernardino'da yeterince insan öldü. | Open Subtitles | فاسكو دعْه يذْهب هناك بما فيه الكفاية من القتل في سان برناندينو |
Biliyor musunuz... Norman Bates yeterince acı çekti. Bırakın onu... | Open Subtitles | ألآن أنظرى , نورمان بيتس تعرض لما فيه الكفاية من الآشياء القذرة, فقط أتركيه |
Burada yaptığın konuşmalarınla zaten yeterince gaza geldiler. | Open Subtitles | إنهم مجانين بما فيه الكفاية من الخطابات التي تلقيها هنا |
Neyse, sizi yeterince rahatsız ettim. Gitsem iyi olacak. | Open Subtitles | لقد ازعجتكم بما فيه الكفاية من الافضل ان اذهب الان |
Gerçek zaman için yeterince yakın mıyız? | Open Subtitles | هل نحن قريبون بما فيه الكفاية من الوقت الحقيقي؟ |
Sanırım onun amacını belirleyebilmek için yeterince çeviri yapabildiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أنني ترجمت ما فيه الكفاية من هذه الكتابات لمعرفة الغرض منه |
Yolculuk için yeterince yiyecek ve su alın. | Open Subtitles | أجلب بما فيه الكفاية من غذاء وماء للرحلة |
Bunun için yeterince cesur musun? | Open Subtitles | هل أنت شجاع بما فيه الكفاية من اجل ذلك ؟ |
Hadi kapatıyorum, bu saçmalıkla yeterince uğraştım. | Open Subtitles | حسنا، لقد ضيعت ما فيه الكفاية من الوقت على هذا الهراء |
Ahali buraya gelmeden de işim yeterince zor zaten. | Open Subtitles | عملى صعب بما فيه الكفاية من دون دعوة السيرك هنا |
Büyük biri... muhtemelen giydiğiniz o yelekleri delecek kadar büyük. | Open Subtitles | هو كبير كبير بما فيه الكفاية من المحتمل للمرور تلك الصداري المضادة للرّصاص تلبس. |
Davranışlarını bir çok kez tekrarlasalar bile hala bir yerlere gitmeye yetecek kadar para var. | Open Subtitles | حتى إذا هم كرروا المعالجة عدة مرات سيتبقا ما فيه الكفاية من المال لنا لذهاب الى اي مكان |
Tam paranoyak olduğunu düşünürken birden yeteri kadar paranoyak olmadığını farkediyorsun. | Open Subtitles | فقط عندما أعتقد أنّك أيضاً مصابة بالجنون أدرك أنّك لم تكوني بما فيه الكفاية من الجنون |
Fetüse yeteri kadar yaklaşamadınız. | Open Subtitles | . انت لست قريب بما فيه الكفاية من الجنين |
Şimdiye kadar bunlardan yeterince görmedin mi? | Open Subtitles | ألم ما تري ما فيه الكفاية من هذه حتى الآن ؟ |