bu yüzden, bizim tüm bilgilerimizi birleştirme çabalarımız, bu tür bir bilimsel gelişme açısından önemli bir esas teşkil etmektedir. | Open Subtitles | لذلك هذه الفكرة هى هدفنا لنوحِّد فهمنا ليكون متأصل وجوهرى إلى الطريق الكامل الذى فيه هذا النوع من تقدم العلم |
Kadınların kaçamayacağına bu kadar güvenmeleri kendilerini ne kadar beğendiklerini gösteriyor. | Open Subtitles | باقامة علاقة مع الضحايا حتى يتحكم فيه هذا يدل على الغرور |
Bunu, bu tarz çalışmalar yapabileceğim bir tesis inşa ederek gerçekleştirmek istiyorum. | TED | اريد ان افعل هذا ببناء مكان ادرس فيه هذا المشروع |
Şimdi, bu 'ıslah edilemeyecek kadar bencil olduğumuz' fikrinin derinliklerine inersek, bu oturduğumuz yerden bilim yapmaktır. | TED | و الفكرة الآن هي إذا ما تعمقنا في الأمر فنحن نعتبر أنانيين بشكل لا رجعة فيه. هذا علم نظري. |
Her gün bizi Kasıma daha da yaklaştırıyor o adamın serbestçe dolaştığı her gün, aleyhimize atılan bir çentik daha demek. | Open Subtitles | كل يوم يقربنا من تشرين الثاني كل يوم يبقى فيه هذا الرجل حراً هو فشل آخر |
Ne yazık ki, bu yaşanabilirliği muhtemel dünyaların sahipsiz hazinelerini keşfederken, öte yandan kendi gezegenimiz insanlığın yükü altında değer kaybediyor. | TED | لسوء الحظ، في نفس الوقت الذي نكتشف فيه هذا الكنز الدفين للعوالم المحتمل السكن فيها، يتراجع كوكبنا تحت وطأة الإنسانية. |
bu terimi orada ilk defa kullandı. | TED | وقد كان ذلك هو الخطاب الذي صاغ فيه هذا المصطلح. |
Dünya genelinde 20 ülkede bu önemli güvenlik açığını ve diğer problemli konuları ortaya çıkaran bir rapor yayınladık. | TED | نشرنا تقريرًا في 20 دولة حول العالم، كشفنا فيه هذا الخطأ الأمني المهم وقضايا أخرى كثيرة تتسبب بالمشاكل. |
Canım Judy bu bandı dinlediğin zaman, ben ölmüş olacağım. | Open Subtitles | الحبيبة جودي فى الوقت الذي تسمعين فيه هذا الشريط، سأكون ميتا |
Bak kimlerin olduğu umrumda değil bu adam Danny'i öldürdü ve hata yapacak! | Open Subtitles | لا أبالي بضخامة الأمر أو المتورطين فيه هذا الشخص قتل "داني" وسوف يقع |
Tristan, bu mektubu gönderecek bir yerim... ve senin bunu almak isteyeceğine dair bir inancım yok. | Open Subtitles | . ليس لدى مكان لأرسل فيه هذا الخطاب وليس لدى سبب لأصدق . أنك تود ان تتسلمة |
Tristan, bu mektubu gönderecek bir yerim... ve senin bunu almak isteyeceğine dair bir inancım yok. | Open Subtitles | . ليس لدى مكان لأرسل فيه هذا الخطاب وليس لدى سبب لأصدق . أنك تود ان تتسلمة |
Kızınızın, bu bebeklerin örnek alındığı bir dünyada büyümesine göz yummanıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكم ستقفون مكتوفي الأيدي بينما ابنتكم تكبر في جيل يكون فيه هذا .. مثلهم الأعلى |
bu yüzden bu mektubu aldığında ben gitmiş olacağım. | Open Subtitles | لهذا في الوقت الذي تستلم فيه هذا, سأكون رحلت |
Teyzeniz herhangi bir bağışta bulunmadan vasiyetname yazmadan ve ticari faaliyeti olmadan öldüğüne göre bu ev de dahil olmak üzere her şey en yakın akrabasına kalıyor. | Open Subtitles | بما أن عمتك ماتت بدون أرث أووصيه أو ودائع أو عقارات كل شئ بما فيه هذا المنزل |
Böylece iblis her dönüşünde bu tılsımı arıyor. | Open Subtitles | إذا كل وقت يعود فيه هذا الشيطان يبحث عن التميمة |
bu saçmalık dediğin şey bana, içini ve duygularını döken zavallı bir sakat adammış gibi geldi. | Open Subtitles | تلك المدونات هى المكان الذى يضع فيه هذا الرجل أحزانه |
Ayrıca nerede olduğunu bana söyleme, bu sadece beni daha fazla endişelendiriyor. Ama tahmin et, ne oldu? | Open Subtitles | ولا تخبريني بالمكان الذي كنتِ فيه هذا سوف يزيد من قلقي, لكن خمني شيئاً |
Demin olduğumuz yerde değiliz. bu onları şaşırtmalı. | Open Subtitles | نحن لسنا في نفس المكان الذي كنا فيه هذا يكفي لـ تشويشهم |
O tetiği çektiğim gün 2 hayata son verdim. | Open Subtitles | لقد أنهيت حياتين في اليوم الذي سحبت فيه هذا الزناد |