Şimdi anne babamızı ya da dedelerimizi düşününce, en iyi ihtimalle birkaç fotoğraf evde çekilmiş bir video ya da bir kutuda saklı bir günlük yaratmışlardır. | TED | وبالتالي حين نفكر حول آبائنا أو أجدادنا، في أحسن الأحوال قد يكونوا أنتجوا بعض الصور أو الفيديوهات المنزلية، أو مذكرات تعيش في صندوق في مكان ما. |
en iyi ihtimalle tarihsel değeri olan bir proje için bırak ekibi bir tek ajanı bile veremem. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع إنقاذ الوكيل الوحيد الآن، الفريق أقل بكثير للمشروع الذي في أحسن الأحوال له قيمة تأريخية. |
Garnizonları acınası halde. en iyi ihtimalle bir avuç. | Open Subtitles | حرّاسهم مثيرون للشفقة، أقلاّء في أحسن الأحوال. |
Kırılırsa, olsa olsa sahanda yumurta olur. | Open Subtitles | إذا شخص ما يكسرها، هي بيضة مقلية في أحسن الأحوال. |
Bu depolama ile zararını kapatmaya çalışacak, o da en iyi ihtimal. | Open Subtitles | مع الدعم، انه سوف ينكسر ، في أحسن الأحوال |
Bürokratik bir kabussun, kronik bir baş belasısın, ve en iyi ihtimalle ikinci sınıf bir doktorsun. | Open Subtitles | أنتِ كابوس بيروقراطي ووجودكِ ألم مزمن بالنسبة لي وطبيبة من الدرجة الثانية في أحسن الأحوال |
Birazcık güneş enerjisi ya da en iyi ihtimalle bir jeneratörle bir şekilde idare ediliyor. | Open Subtitles | .. قليلا من الطاقة الشمسية أو مولد في أحسن الأحوال.. .. حاول بطريقة ما.. |
DNA kesin bir sonuç vermeyebilir, en iyi ihtimalle çok kusurlu olabilir. | Open Subtitles | بالكـاد يكون حاسمـًا غامض جدًا في أحسن الأحوال |
Ve tüm bu koşu rotası, en iyi ihtimalle ikinci derece delil. | Open Subtitles | ودليل كُلّ طريق الركض ذاك، ذلك ظرفي في أحسن الأحوال |
Bana ödeme yapacak kadar uzun yaşama ihtimalin en iyi ihtimalle çok düşük görünüyor. | Open Subtitles | ولكن فرصة بقائك حياً طويلاً منأجلرد الدينلي.. يبدو ضئيلاً، في أحسن الأحوال |
en iyi ihtimalle, tabletlerin sadece yarısı burada. | Open Subtitles | هناك فقط نِصْف الذي الأقراص هنا، في أحسن الأحوال. |
Birini kaybetmenin avantajı şimdiki ailenizin en iyi ihtimalle az olmasıdır. | Open Subtitles | الإحتمالات لفقدان شخص من عائلتك ضئيلة في أحسن الأحوال |
Bana ödeme yapacak kadar uzun yaşama ihtimalin en iyi ihtimalle çok düşük görünüyor. | Open Subtitles | ولكن فرصة بقائك حياً طويلاً منأجلرد الدينلي.. يبدو ضئيلاً، في أحسن الأحوال |
Ters ilahi en iyi ihtimalle teorik bir bileşiktir. | Open Subtitles | الأنشودة العكسية نظرية مركبة في أحسن الأحوال. |
Onların gözünde en iyi ihtimalle egzotik bir yabancı, en kötü de bir melezsin. | Open Subtitles | في عيونهم, أنت مجرد غريب في أحسن الأحوال, في أسوئها انت هجين. |
Kanıtlara göre, halka açık idam ve kafa kesmelerde izlemeye gelen insanların büyük çoğunluğu ya hevesliler ya da, en iyi ihtimalle, umursamazlar. | TED | وتشير الأدلة أنه على طول تاريخنا في تنفيذ عمليات قطع الرؤوس العامة والإعدامات العلنية، تكون الأغلبية الساحقة من الشعب الذين يأتون لرؤيتها إما متحمسين وإما لا مبالين، في أحسن الأحوال. |
Tanıştığım çoğu lider, çeşitliliği, herhangi bir grubu incitmemek adına uyulan ya da en iyi ihtimalle, yapılması doğru olan olarak görüyorlar, işyerinde bir öncelik olarak değil. | TED | قابلت العديد من المدراء تقبلوا التنوع امتثالا لقواعد الصواب السياسي، أو في أحسن الأحوال لأنه الأمر الصائب الذي يجب القيام به، لكن ليس كأولوية عمل. |
en iyi ihtimalle, satın almak ister | Open Subtitles | في أحسن الأحوال سوف تقوم ببيعه. |
Bunlar olsa olsa spekülasyondan ibaret. | Open Subtitles | هذه كلّها تكهنات في أحسن الأحوال. |
Ama geçmezse Miramar senin için olsa olsa kenardaki köşedeki bir iş olur. | Open Subtitles | ولكن ان لم تمر، عندها ستكون - عمل هامش في أحسن الأحوال. |
Genetik olarak hastalık sebebini saptasak bile tedavi için en iyi ihtimal aylar gerekecek. | Open Subtitles | حتى لو حددنا السبب الجيني، سيحتاج العلاج لشهور في أحسن الأحوال. |
en iyi ihtimal birkaç gün. | Open Subtitles | بضعة أيام في أحسن الأحوال |