Kulağında bir kuş varmış. Ama çıkmış, korkmana gerek yok. | Open Subtitles | كان هناك ببغاﺀ في أذنك و لكنه خرج فلا تخف |
Oh Kulağında bir şey mi var. "Trojon Kondom" Çok iyi. | Open Subtitles | لديك شيء في أذنك "واقي ذكري حصان طراودة" |
İyi ya. Gel buraya da kulağına öksüreyim. | Open Subtitles | حسناً، تعال إلى هنا سأكح في أذنك |
Birileri sürekli kulağına bir şeyler fısıldıyor. Benim hakkımda ne düşünmen gerektiğini söylüyor. - Maggie-- | Open Subtitles | أجل ، بالتأكيد ، لأن الجميع ما لبثوا يهمسون في أذنك يخبروك كيف تفكرين في |
- Kulağındaki ne? | Open Subtitles | مالذي في أذنك ؟ |
Biliyorum, duymayı istiyorsunuz bütün gerçekleri o yüzden Kulağınıza bir çubuk sokun ve temizleyin tüm kirlerini. | Open Subtitles | لذا ادخل زعنفة في أذنك وأستخرج الشمع. أزل الشمع من آذانك، ستبدو أكثر بشاشة |
Aletimi kulağına al. | Open Subtitles | هيا, خذيه في أذنك, (شاري). |
Bu sırra vâkıf olduğun zaman, kulaklarında zamanın yankılarını duyarsın. | Open Subtitles | عندما كنت تعرف أركانا، يمكنك سماع أصداء من الوقت في أذنك. |
Tek yapman gereken, kulağının içine koyman, sonra başlamaya hazırız. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو وضعها في أذنك وسنكون على إتصال |
Kulağında bir düğme vardır. | Open Subtitles | لديك مفتاح في أذنك ادره |
Kulağında bir şey var. | Open Subtitles | لديك شيء في أذنك |
kulağına bir şey fısıldadıktan sonra güvenmeye başladın. | Open Subtitles | ثم همست بكلمة في أذنك ثم وثقت بها |
- Şimdi River. kulağına bir şey fısıldayacağım. | Open Subtitles | و الآن، أنتِ (ريفر) أنا على وشك أن أهمس لكِ بشيء في أذنك |
- Kulağındaki ne? | Open Subtitles | مالذي في أذنك ؟ |
Kabul etmek gerekir ki, hukuk okumaya başladığınızda, Kulağınıza bir ses Atticus Finch'in ismini fısıldar. (Ç.N. : Atticus Finch, 'Bülbülü Öldürmek' kitabındaki erdemli avukatın adıdır.) | TED | اعترف أنك عندما تذهب لكلية الحقوق، يكون خافت ذلك الصوت الذي يهمس في أذنك: "أتيكوس فينش" |
Bir saniye bekle. , Kulağınıza bir şey var bekleyin. | Open Subtitles | انتظرثانية ، انتظر لديك شيء في أذنك |
Aletimi kulağına al Shari. | Open Subtitles | هيا, خذيه في أذنك, (شاري). |
Shari, Aletimi kulağına al. | Open Subtitles | خذيه في أذنك, (شاري). |
Tarayıcılar kulaklarında yabancı metal objeler buldu. | Open Subtitles | الماساحات تلتقط شيء معدني غريب في أذنك |
Haftalar öncesinden McPherson kulağının içine yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ماكفرسون زرعها في أذنك الداخلية قبل أسابيع |