Köpekbalıkları, adaların etrafını kuşatıp, derinlerde bekliyorlar. | Open Subtitles | تطوق القروش مجموعة الجزر هذه ينتظرون متخفيين في الأعماق |
Zaman geçtikçe, hatırlayabildiği tek şey, derinlerde bir yerlerde eksik bir şeyin olduğuydu. | Open Subtitles | وبعد فترة جلّ مايستطيع تذكره أنَّ في الأعماق هناك شيء مفقود |
"Denizin altında çok derinlerde suların cam kadar berrak olduğu yerde | Open Subtitles | في الأعماق ، في الأعماق تحت البحر حيث الماء صافي كأنقي البلور |
"Denizin altında çok derinlerde suların cam kadar berrak olduğu yerde | Open Subtitles | في الأعماق ، في الأعماق تحت البحر حيث الماء صافي كأنقي البلور |
derinde ağ atma, dünyadaki en tahrip edici olan yöntem. | TED | الصيد بالشباك في الأعماق هو أكثر الممارسات تخريباً في العالم. |
Ve biz yuvaları kazınca onları koloninin genişliği kadar derinde buluruz... ...bu yüzden eski büyük yuvalar yaklaşık bir metre kadar derindedir. | TED | ونحن عندما نحفر الأعشاش نجدهم في الأعماق. كلما تتوسع المستعمرة، فهي تصبح بعمق 1 متر في الأعشاش القديمة الكبيرة. |
ama çok derinlerde... onun beni istediği gibi bende onu istiyordum. | Open Subtitles | وأنا عَرفتُ كان هناك طريق لتَوَقُّفه لأن في الأعماق |
Beşinci bir makineler ordusunu yönetirken bile, derinlerde duygusal olarak olgunlaşmamış biri, yeni yetme bir oğlan çocuğu gibi. | Open Subtitles | بينما يقود الخامسة جيش من الآلات المتقدمة ، في الأعماق هو غير ناضج عاطفيا، مثل الولد المراهق |
Anneni korumak istemene saygı duyuyorum ama bence derinlerde sen kendini koruyorsun annenin senin için korkmasını görmekten, senin tehlikede olduğunu düşündüğünü hissetmekten. | Open Subtitles | أحترم رغبتك بحماية أمك لكني أظن أنك في الأعماق تحاولين حماية نفسك |
Geldikleri gibi hızla derinlerde kayboluyorlar. | Open Subtitles | كما وصلو سريعاً، يختفون سريعاً في الأعماق مجدداً. |
Sık ormanlarda dolaşıyor, derinlerde sallanıyorlar. | Open Subtitles | يتجولون خلال غابات كثيفة، تزدهر في الأعماق |
Bu muazzam gözleriyle, çok derinlerde rahatlıkla avlanabiliyorlardı. | Open Subtitles | مع هذه العيون الهائلة يقضي على فريستهِ في الأعماق المظلمة |
derinlerde iyi hislerim olduğuna eminim. | Open Subtitles | تعلمين ، في الأعماق أنا متأكدة أن لدي مشاعر جيدة |
Sadece yüzeydeki değil, derinlerde buz ile kayanın buluştuğu yerdeki şekilleri de. | Open Subtitles | ليس السطح فقط، و لكن في الأعماق حيث يلتقي الجليد بالصخر |
Yayı akortların üstünden geriyorum, ve derinlerde armoni karışıyor, ya da birden çıkıyor. kenardan, sahneye. | Open Subtitles | سأشد حبال قوسي... و في الأعماق سيحدث الانسجام... |
derinlerde bir yerde, Başkan'ın iyi bir adam olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | في الأعماق ، أعرف أن رئيسك رجل جيد |
derinlerde bence bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | في الأعماق أعتقد بأنك تَعرفُ ذلك. |
Belki, derinlerde biryerlerde olabilir. | Open Subtitles | ربما , في مكان ما في الأعماق , هناك |
Ve bir koloniyi deşmek ve dışarda çalışan karıncaları işaretlemek isterseniz onları asla aşağıda derinde göremezsiniz. | TED | وإذا وضعت علامة للنمل الذين يعملون في الخارج ، والذين يحفرون المستعمرة، أبداً لا تراهم في الأعماق. |
Ay balıkları zamanlarının büyük bölümünü denizanasıyla beslendikleri derinde geçirirler, ama aşağısı soğuk ve karanlıktır, o yüzden... | Open Subtitles | تمضى أسماك الشمس معظم وقتها في الأعماق حيث تتغذى على القناديل لكن بسبب البرد و الظلام في الأعماق، فإنها من وقت لآخر |