Bu sürecin nasıl işlediğini anlamak için, psikopatları bıraktım ve Oxford'da öğrenme ve gelişim konusunda uzman bir laboratuvara katıldım. | TED | ومن أجل فهم كيف تسير هذه العملية، تركت المرضى النفسيين وذهبت للانضمام إلى مختبر في أوكسفورد متخصص في التعلم والتطور. |
Diğer çocukların sürekli alay ettiği aşırı bir öğrenme güçlüğü vardı. | Open Subtitles | كان لديه صعوبة في التعلم الذي جعل الأطفال الأخرين يضايقوه أكثر |
Birçoğunuzun bildiği üzere ADHD'li bireyler aynı zamanda öğrenme güçlüğü çekmektedirler. | TED | كما يعلم الكثير منكم ، أن الأشخاص المصابين باضطرابات فرط الحركة وتشتت الإنتباه يعانون من صعوبات في التعلم |
Neticede gerçekleşen şey katılımcılar olarak biz hem insanların hem makinaların beklentilerini yönetmek için ihtiyaç duyduğumuz detay düzeyini öğrenmeye başlıyoruz. | TED | وما يحدث في النهاية أننا كمشاركين نبدأ في التعلم مستوى التفصيل الذي نحتاجه لندير توقعاتنا من كل من البشر والآلات. |
Eğer adamın, evlenmeden önce yaptığı araştırmaları lise diploması derecesine eşitse, öğrenmeye devam etmelidir. | Open Subtitles | ولو كانت الكمية التي ذاكرها قبل الزواج مساوية للتعليم العالي يجب ان يستمر في التعلم |
Çokpotansiyelli olmanın verdiği İkinci süper güçse, hızlı öğrenmek. | TED | وتكمن ثاني قوة عظمى لتعدد القوى الكامنة في التعلم السريع. |
İnsanlarla alakalı, öğrenmeyi arzulayan ya da istemeyen insanlarla alakalı. | TED | محوره الأفراد، أفراد إما أنهم يرغبون في التعلم أو لا يرغبون فيه. |
Egomuzu ve kazanma arzumuzu merak, empati ve öğrenme arzusuyla değiştiririz. | TED | ونستبدل غرورنا ورغبتنا في الفوز بالفضول والتعاطف والرغبة في التعلم. |
Asıl köklü sorun ise sahada öğrenme. | TED | والأزمة الأعمق هي في التعلم أثناء العمل. |
Ve bu, öğrenme ve beynin işlenmesi açısından çok büyük öneme sahiptir. | TED | و أمر مهم جدا في التعلم و صياغة الدماغ. |
Evet, hakkında konuşacağım ilk örnek, öğrenme bozuklukları olan çocuklarla ilgili. | TED | المثال الأول الذي سأتحدث عنه يتعلق بالأطفال الذين لديهم مشاكل في التعلم. |
Evet, ama çok az kızda sendeki harika öğrenme isteği vardır. | Open Subtitles | نعم، لكن القليل من الفتيات لديهن الرغبة الشديدة في التعلم |
İşin iyi tarafı, öğrenme güçlüğü olduğuna dair bir kanıt yok. | Open Subtitles | الأخبار الجيدة أنه لا دليل على بطء في التعلم |
Ama boş zamanlarımda okumaya ve öğrenmeye devam ediyorum. | Open Subtitles | ولكن ما زلت على القراءة و الاستمرار في التعلم عندما استطيع. |
Sonra, daha önemlisi, öğrenmeye devam et. | TED | ثانيًا، والأهم، استمر في التعلم. |
Ormanına ve çevresine ne olduğunu görebiliyordu... ...çünkü ormanı ve halkının yaşam biçimini... ...öğrenmeye başlaması için yanlızca... ...iki yaşındayken büyük babasının... ...kanatları altına alındı. | TED | وادرك ما يحدث لغابته وللبيئة التي يعيش فيها, لأنه تربى تحت جناح جده عندما كان عمره عامان لكي يبدأ في التعلم عن الغابات وطريقة حياة شعبه. |
ve o bir sene boyunca dalış fiziğini, fizyolojisini ve bu sınırlamaların nasıl aşılabileceğini öğrenmek için çok zaman harcadım. Size basit bir düşünce göstereceğim. | TED | وخلال تلك السنة قضيت الكثير من الوقت في التعلم حول الفيزياء وعلم وظائف الأعضاء في الغوص ومعرفة كيفية التغلب على هذه القيود. سأريكم فكرة أساسية. |
Sadece mahremine nasıl davranacağını öğrenmek zorundasın. | Open Subtitles | فقط يتوجب عليك البدء في التعلم في فعلها بخصوصية |
Babana bunu öğretmeye çalıştım ama öğrenmek istemedi. Sen istiyor musun? | Open Subtitles | لكنه لم يرغب في التعلم هل ترغب في التعلم؟ |
Yaklaşık yedi yıl önce okulu bıraktığımda, sınıfa adım atmayı hiç istemesem de öğrenmeyi sürdürmeyi görev edindim. | TED | فحين غادرت المدرسة منذ سبع سنوات، دأبت على استمراري في التعلم على الرغم من أنني لم أرغب أن أخطو إلى الصف أبداً مرةً أخرى. |
Sizden bir şeyler öğrenmeyi umarak geldim. | Open Subtitles | لقد جئت إلى هنا أملاً في التعلم منك |