Koridordaki ceketimin sol cebinde bir kaç tane araba anahtarı var. | Open Subtitles | في الجيب اليسار من سترتي بالردهه يوجد بعض مفاتيح السيارات |
Orijinallik belgesi yan cebinde. | Open Subtitles | رسالة الأصولية موجود في الجيب الجانبي هناك |
Tabii ki de sonra etrafa bakınmaya başladım ve bunu en sevdiği ceketinin cebinde buldum. | Open Subtitles | بالطبع، ثمّ بدأت النظر الشاملة وآي .. . وجد هذا في الجيب معطفها المفضّل. |
Ön cebimde değil. Ben arka cep adamıyım. | TED | ليس في الجيب الامامي، انني رجل الجيب الخلفي |
Laboratuvara göndereceğim. Ama iç gözde şu hapı buldum. | Open Subtitles | لكنني وجدت هذا القرص في الجيب الداخلي |
Birbirlerinin ceplerine karşılıklı oyun kartı koymuşlar. | Open Subtitles | جميعهم وضعوا ورقة لعب في الجيب الآخر |
Bebeğin fotoğrafını diyorum. Ön cebinde mi, arka cebinde mi? | Open Subtitles | صورة الطفل، في الجيب الأماميّ أم الخلفيّ؟ |
Böyle bir şey pek olmaz olduğunda da savunma avukatının ismi ve numarası bütün büyük uyuşturucu tacirlerinin ön cebinde yer alır. | Open Subtitles | هذا لا يحصل كثيرا و عندما يحصل ، فإسم ورقم محامي الدفاع سيكون في الجيب الأمامي لكل تاجر مخدّراتٍ مُحترم |
cebinde taşırsan şansızlık getirir. | Open Subtitles | والإحتفاظ بهم في الجيب يمكن أن يكون حظا سيئا |
Papaz çok şeker biri, annenin şapkası harika oldu ve sözlerimizi yazdım, üst cebinde. | Open Subtitles | الكاهن لطيف قبعة امك من قبعات النصر لقد كتبت وعودك في الجيب العلوي |
Benimkinin cebinde delik vardı ve ben onu pembe iplikle dikmiştim. | Open Subtitles | .. كان يوجد شق في الجيب ورقعته باللون الوردي الرقعة |
Çantasının iç cebinde kurbanın kartvizitini buldum. | Open Subtitles | وجدتُ بطاقة عمل الضحيّة في الجيب الجانبي من حقيبتها. |
Bu sabah pantolonumu, kuru temizlemeye vermiştim geri aldığımda cebinde 2800 rupi vardı. | Open Subtitles | هدا الصباح اعطيت سروالي لرجل الغسيل ..ووجدت2800 روبية في الجيب. |
Cüzdanı sol arka cebinde ama elbisenin sağ arka cebi yıpranmış. | Open Subtitles | المحفظة في الجيب الأيسر، ولكنه صحيح انه مرهق |
- Umarım, Crabbe'nin yanında boş bir yeriniz vardır. - Diğer cebimde de Aşk ve Gurur (Austen'in bir romanı) var. | Open Subtitles | أرجو أنك تقصد أنك تحتفظ بكتاب كراب في جيب و كتاب الهوى والكبرياء في الجيب الآخر |
Markaları paraya çevirdim. Parayı cebimde unutmuşum. İşte. | Open Subtitles | صرفت الفيش،ونسيت وضعي للمال في الجيب هنا |
Arka cebimde kimliğime bakın. | Open Subtitles | دقّق آي ي. دي . في الجيب الخلفي. |
Para arka gözde. | Open Subtitles | الأموال في الجيب الخلفي. |
Para arka gözde. | Open Subtitles | الأموال في الجيب الخلفي. |
Birbirlerinin ceplerine karşılıklı oyun kartı koymuşlar. | Open Subtitles | جميعهم وضعوا ورقة لعب في الجيب الآخر |
Ona sadece cipte taşıdıkları için ödeme yapacağımızı söyle başka bir şey için değil. | Open Subtitles | أخبره أننا سندفع مقـابل ما يحمـل في الجيب... لا شئ أخر ... |
Ön ceplerinde herhangi bir şey var mı? | TED | هل تحمل أيّ شيءٍ في الجيب الأمامي؟ جو: بعض المال |