ويكيبيديا

    "في الحقيقة أنه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Aslında
        
    Tıklıyorum, Aslında iki kez beni başlangıç noktama getireceğini düşünmüştüm. TED ضغطته ، اعتقدت في الحقيقة أنه سوف يمنحني دائرة كاملة مرتين ، في الواقع
    Bu aynısı değil Aslında. Bu satın aldığım bir kalıp. Ve kalıbı aldıktan sonra kendiminkini buldum, ama iki tanesi için yerim yoktu. TED ليس هو نفسه، في الحقيقة. أنه من الجبس المصبوب أشتريتُه. وبعد شرائي للمصبوب، وجدتُ خاصتى، وليس لديّ مساحة تكفي للإثنين.
    İlk olarak şef sayının 500'den büyük olduğunu söyledi ancak yalan söyledi, yani bu, sayının Aslında 500'den küçük olduğu anlamına geliyor. TED أولاً، ذكر الطاه أن الرقم كان أكبر من 500 ولكن كذب. مما يعني في الحقيقة أنه أقل من 500.
    Aslında o çocukluğundan beri utangaç bir çocuktu. Open Subtitles في الحقيقة أنه دائماً وحيد منذ طفولته وهو خجول
    Aslında berbat bir kabustu. Sanırım hala devam ediyor. Open Subtitles في الحقيقة أنه كان كابوسا مرعب مستمر , اعتقد
    Ama Aslında, elektrikli sandalyeden daha insancadır. Open Subtitles لكن في الحقيقة, أنه أكثر إنسانيةً من الكرسي الكهربائي.
    - Orası da benim. - Aslında gerçekten güzel bir şey. Open Subtitles أنا أملك ذلك النادي أيضاً في الحقيقة أنه مكان جيد
    Aslında iki cüceden oluştuğunu bilmeyen adam gibi. Open Subtitles مثل ذلك الرجل، الذي لم يعرف في الحقيقة أنه قزمين
    O çok iyi bir baba Aslında. Open Subtitles لتكوني صادقة , لا تعلمين شيء عنه في الحقيقة أنه رفيق جيد
    Aslında erkenden gitmek kibarlıktır. Ve akıllılıktır. Open Subtitles في الحقيقة, أنه من الأدب الوصول باكراً وبذكاء
    O hiç Aslında beni umursamıyormuş. Open Subtitles إتضح في الحقيقة أنه غير مهتم بي على الإطلاق وهذا سيء
    Aslında üçüncü. Saydığın için de teşekkürler. Open Subtitles في الحقيقة أنه الثالث، لكن شكراً على الحساب
    Hayır, Aslında. Son iki gündür çalışmıyor. Open Subtitles لا , في الحقيقة أنه لم يعمل منذ يومين لا أستطيع..
    Aslında, kısmen sisliydi ve kardeşiniz kornasını çalmadı. Open Subtitles صباح الخير , السيدة كلودين , في الحقيقة , أنه كان جزئيا الضباب وجزئيا بأن أخوك ِ لم يضرب بوقه
    Hayır, o, ah... Aslında, o harika bir şey. Open Subtitles في الحقيقة أنه رائع نوعاً ما و كأنه حيّ حقيقي
    Aslında, onlar hiçbir zaman kendilerini yeni zorluklara yavaş tepki, küçük ve risk kaçkını, kendi yollarını yapıcı olarak düşünmediler. TED في الحقيقة أنه لايمكن أنهم فكروا بأنفسهم كمنغلقين وثابتين بطريقتهم كبطء ردهم على التحديات الجديدة كصغار مرغمين على المغامرة
    Aslında eve benzeyen tek şey benim için. Open Subtitles في الحقيقة أنه قريب من المنزل كما لدي
    Hayır, Aslında Duke'den hoşlanmıyorum. Open Subtitles لا في الحقيقة أنه لا يعجبني ديوك
    Hayır, bu gerçekten kabul edilemez. Aslında, bu rezalet. Open Subtitles كلا, إنه غير عادل, في الحقيقة أنه مقرف
    O senin için Aslında. Open Subtitles في الحقيقة , أنه من أجل حقاً ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد