Ama benim sorduğum soru Aslında bu değil. | TED | ولكن في الحقيقة هذا ليس السؤال الذي سألته |
Hayır Aslında bu iyi bu şehrin senin gibi birkaç kişiye ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا في الحقيقة هذا جميل، تحتاج هذه المدينة مهووسين مثلك |
Aslında bu bence ne ölüm Bence ne Teğmen Morris, ile sonuçlanabilir çünkü belirgin soru olur. | Open Subtitles | .. في الحقيقة هذا ما كنت أفكر به أصبح هذا السؤال الصحيح |
Doğru. Aslında bu Ölüm Meleği Dünyası'nın bir kuralı. | Open Subtitles | صحيح في الحقيقة هذا أحد قوانين عالم آلهة الموت |
Aslında benim beğendiğim tek şey o. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا هو الشئ الوحيد الذي أحب لأجله كيندا |
Evet, aslında, bu yüzden bugün seni görmeye geldim. | Open Subtitles | أجل, في الحقيقة هذا سبب حضوري إلى هنا اليوم |
Aslında bu tartışmanın konusu daha çok kaybedenin kim olacağı. | Open Subtitles | ,نعم, في الحقيقة هذا النقاش لنحديد الخاسر, لأننا كلنا سنكون فائزين |
Aslında bu doğru değil. 3D video kodlarken sorun yaşadık. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا ليس صحيحا بالكامل واجهتنا بعض المشاكل في برمجة مقاطع الثري دي |
Aslında bu çok tuhaf. Yolda gelirken bunu düşünüyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا غريب , كنت افكر وانا أقود الى هنا |
Aslında bu, genel olarak kadınlar için savunuculuğunu sorgulamama sebep oluyor. | Open Subtitles | في الحقيقة, هذا يجعلني أتساءل عن تأييدك للنساء بشكل عام |
Aslında bu öğleden sonra, benim isteğimle Meclis Üyesi Cohen, New York'u saran bu korkunç salgından kurtarmak için sizin Özel Güvenlik Sorumlusu yapılmanız için bir teklif sunacak. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا المساء.. وبألحاحي.. المستشار كوهين سيقدم بادرة حل.. |
Aslında, bu sıranın tamamı arızalı. (Kahkahalar) Hiç iyi değil. Selam. Evet. Cidden kötü. Bana bakma bile. (Kahkahalar) Ben de o dörtte birden biriyim. | TED | في الحقيقة هذا الصف كله ليس صحيحاً هذا ليس جيداً، أهلاً، نعم جداً سيئة لا تنظر إلي حتى أنا واحدة من الواحد من كل أربعة، شكراً |
Ama Aslında bu böyle işlemiyor. | TED | ولكن في الحقيقة هذا الأمر لا يتم هكذا. |
Ben, aslında, bu seni ilgilendirmez, Christie. | Open Subtitles | حسنا, في الحقيقة هذا ليس من شأنك كريستي |
Aslında bu seni ilgilendirmez. | Open Subtitles | حسنا, في الحقيقة هذا ليس من شأنك كريستي |
Aslında, bu yapmak istediğ şeyin tam tersidir. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا عكس مانسعى إليه |
Aslında bu benim aldığım 19. kurs. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا معهدي التاسع عشر. |
Hayır, nikah Aslında bu Cumartesi. | Open Subtitles | لا، الزفاف في الحقيقة هذا السّبتِ. |
- Aslında bu tamamen... - Keşke işinde daha iyi olsaydın. | Open Subtitles | ...في الحقيقة هذا قا - إذا كنت فقط أفضل بعملك - |
Aslında benim için de... | Open Subtitles | في الحقيقة هذا يعني الكثير بالنسبة لي مرحبآ |
Aslında benim İngilizce ödevim. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا فرض منزلي لمادة اللغة الانجليزية |