ويكيبيديا

    "في الحقيقة هو" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • aslında
        
    • Gerçekte o
        
    aslında kamera tuzağı olarak adlandırdığımız bir şekilde kendi fotoğrafını çekiyor. TED في الحقيقة هو يأخذ صور لنفسه صُور بما يسمى الكاميرا الفخ
    aslında çok akıllı eğlenceli ve eski filmleri seven biri. Open Subtitles في الحقيقة هو ذكي جدا وهو مضحك ويحب الأفلام القديمة
    aslında kızdıgı şey sinsice arkama gelen başka bir foktu, ve o bunu bir tehdit gösterisi olarak yapıyordu. TED ولكن ما كان يحدث في الحقيقة هو وجود فهد بحر آخر خلفي وكان تحاول ان تخيفه وتهدده
    Atavizm aktivasyonu aslında şudur -- atavizm atalara ait özellikler demek. TED ان تنشيط التأسل الرجعي هو في الحقيقة هو عبارة عن تنشيط جين متنحي
    Hayır, tatlım, gerçekte, o vedalaşmalarda pek iyi değildir. Open Subtitles لا، حبيبتي. في الحقيقة هو ليس جيدا في المواقف الوداعية
    Bizim yaptığımız nachos ile öteki adamın yaptığı nachos arasındaki fark bunun aslında bir tatlı olması. TED ان الفرق بين الناشوز خاصتنا والناشوز الذي يقوم به الآخرون هو أن هذا الطبق في الحقيقة هو طبق تحلاية
    Ve bu rol için mükemmel bir seçimdi ve Robert aslında bana ilk şansımı veren insandı. TED وقد كان مناسباً جداً لهذا الدور و روبرت في الحقيقة هو من أعطاني أول فرصة لي
    aslında, göreceğiniz şey, dağıtılmış bir bacak gibi bu yarım daireyi kullanıyor. TED ماسترونه في الحقيقة هو إستخدامها للساق نصف الدائرة كقدم موزعة
    Ama biliyorsunuz aslında bir başka insanın kendi mikroplarını sağa sola yaydığını da gösteriyor. TED وكما تعلمون، في الحقيقة هو يخبرك انه هناك شخص ما نشر الجراثيم في كل مكان بشكل محتمل
    Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek. TED ولكن الذي يحدث في الحقيقة هو أننا نقلل من شأن الجنس.
    aslında burada görmediğiniz şey insanlar, bunun da bir sebebi var. TED ولكن ما لا تراه في هذه الصورة في الحقيقة هو أي وجود للبشر، وهناك سبب وجيه جدًا لذلك.
    Burada ilgilendiğimiz bilgi, aslında ilk üç saatin içinde gizli. TED ما نهتم به في الحقيقة هو الثلاث ساعات الأولى
    Bana ilerleme yolunu gösterenler iş birlikçilerim ve aslında ilerlenecek sıra dışı yollar aramamı sağlayanlar da bu iş birlikçiler. TED إنه متعاوني البعيد الذي جعلني أرى طريقي، في الحقيقة هو من جعلني أحافظ على بحثي عن طرقي غير التقليدية
    aslında, o kadar yaygara kopardı ki baltayı onun savurmasına izin vermek zorunda kaldım. Open Subtitles .. في الحقيقة هو أبدى الإهتمام .. .. بأنّني كان لا بدّ أن أتركه يستخدم الفأس بنفسه ..
    aslında, bu birazda tipik grup içerisindeki davranış bozukluklarından kaynaklanıyor. Open Subtitles في الحقيقة هو تصرف نموذجي عندما يكون لديك مجموعة غير عاملة
    - Bir arkadaş aslında. Open Subtitles لقد أخبرت صديقان لي بل في الحقيقة هو صديق واحد
    aslında şu sıralar, pek de iyi değil. Open Subtitles في الحقيقة هو لا يبلي حسنًا في الوقت الراهن
    aslında öyle reklamları var. Open Subtitles في الحقيقة هو يفعل ذلك في واحدة من اعلاناته
    Gerçekte o benim yeğenim. Open Subtitles دال في الحقيقة هو إبن أخي
    Gerçekte o senin yeğenin değil. Open Subtitles في الحقيقة هو ليس ابن اخيك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد