duşta veya başka bir yerde EMF bir şey bulamadı. | Open Subtitles | لم يلقط الباحث شيئاً في الحمام أو أيّ مكان آخر |
duşta kakasını yapan insanlardan bile daha berbat bir hâldesin. | Open Subtitles | أنت أسوأ من أولئك الأشخاص الذين يقضون حاجتهم في الحمام |
Sizi banyoya koyacaktım ama sizin için mahzuru yoksa burada kalın. | Open Subtitles | في الحقيقة أردت أن أضعكم في الحمام ولكن هذا أفضل لكم |
Çünkü her sabah bir saat Banyodaki aynada bu soru için pratik yapıyorum. | Open Subtitles | لأني كُنت أتدرب على هذا في المرآة في الحمام. لمدة ساعة كل صباح. |
tuvalete git, elini yüzünü yıka, ve kendine çeki düzen ver. | Open Subtitles | خذي استراحة في الحمام و اغسلي وجهكِ و استجمعي شتات نفسكِ |
Lavaboda yiyorum çünkü Spudsy rakip firmadan ürün almamıza izin vermiyor. | Open Subtitles | آكلها في الحمام لأن مطعم البطاطس يمنعنا من شراء طعام المنافسين |
Eğer karım sen duştayken gelseydi, herhalde beni vururdu. | Open Subtitles | لو صادفتك زوجتي في الحمام و أنا احضر خبز القرفة . ربما ستقتلني |
Ufaklık hâlâ duşta. Davetli misin? | Open Subtitles | الطفله لا تزال في الحمام أنت من المنتظر قدومه ؟ |
Lütfen? Kusura bakma, beni duşta yakaladın. Nasılsın? | Open Subtitles | مرحباً , لقد إتصلت وأنا في الحمام , كيف حالك ؟ |
Tatlım baban Isabel'i yıkarken, duşta sence olay neydi o anda? | Open Subtitles | عزيزتي متى كان أبوك يتغسل مع إيزابيل في الحمام ما ذا تعتقدين أنه كان يفعل عندها؟ |
Sekse en yaklaştığım an... okul takımının beni duşta sıkıştırıp kıçımı öptürmeye çalıştırdıkları andı! | Open Subtitles | عندما علقني فريق كرة القدم في الحمام وجعلوني أقبل مؤخرتي |
Ayrıca, duşta kayabilir, veya merdivenlerden düşebilir. | Open Subtitles | و بالإضافة ، قد يقع في الحمام أويتعثرعلىالدرج. |
Projedeki genç bayanlardan biri, muhteşem bir bayandı, odasını banyoya kurdu. | TED | و أحدى الشابات في المشروع, كانت شابة رائعة, لقد بنت غرفتها في الحمام. |
Eşyalarını banyoya koymak zorunda mı? | Open Subtitles | لقد سمعت قصه مضحكه في الأخبار هذا المساء هل يتوجب عليه أن يترك متعلقاته في الحمام ؟ |
Hareket algılayıcıları, yaşlı hastaların Banyodaki her düşüşünü belirlemek için banyonun zemin kiremitlerine yüklenecekti. | TED | يجب إدراج مستشعر حركة داخل بلاطات أرضية الحمام لتشعر بسقوط المرضى المسنين وقتما يسقطون في الحمام. |
Ama Louie Anderson Banyodaki dekor sabunları yiyordu. | Open Subtitles | لكن لويس أندرسون يتناول الصابون المزخرف في الحمام .. |
Unutma, ne diyorsam onu yap. Yukarı çıkıp, tuvalete at. | Open Subtitles | تذكري افعلي ما قلنا لك خذه للأعلى وأغرقه في الحمام |
- Su içmiyordum böylece Lavaboda zaman kaybetmiyorduk. | Open Subtitles | لم أشرب الماء، كي لا أخسر الوقت في الحمام |
Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. | Open Subtitles | إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام |
Sen banyodayken bazı arkadaşlarımı çağırdım. | Open Subtitles | لقد هاتفت بعض الأصدقاء بينما كنت في الحمام |
- Büyük Banyodayım. - Güzel. | Open Subtitles | أنا في الحمام الرئيسي ممتاز ، ممتاز |
Sağ ol, V. - Tuvalette yiyişmişler dedin. - Az kalsın yiyişiyorlarmış dedim. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أنها فعلتها معه في الحمام لقد أخبرتك أنها كانت على وشك فعلها |
Önce takılıyorduk... sonra amcasının onu duş alırken nasıl izlediğini anlattı. | Open Subtitles | بدءاً، تغازلت بثدييها، ثم روت لي تحرش عمها بها في الحمام |
Ben aradıktan hemen sonra küvette bileklerini kesmiş. | Open Subtitles | قَطعَ أرساغَه في الحمام. مباشرةً بعد ان خابرتُه. |
- Duştayım. | Open Subtitles | ـ أنا في الحمام. |
Son partiden sonra, banyosunda çirilçiplak genç bir kadin bulunmustu. | Open Subtitles | وبعد الأخيرة، عُثر على امرأة شابة في الحمام ولا شيء يغطيها تقريباً |
tuvaletteyken seni gördüm. | Open Subtitles | .لقد كان هناك رجلا في محطة البانزين .لقد رأيتكي عندما كنت في الحمام |
Yatakta renkli yastıklar, banyoda çiçekli böcekli havlular ve sonra o kıyafetler, ayakkabılar... | Open Subtitles | ،إنها الوسائد الفاخرة على السرير المناشف الفاكهيّة في الحمام وثم الملابس والأحذية .. |