Ve Orada bir başkasının... ..yani senden başkasının bulunduğuna dair... ..bir kanıt bulamadık; | Open Subtitles | وليس هناك أي دليل على الإطلاق ان شخصا آخر كان هناك في الداخل |
İçerde kalalım ki herkes senin ne mal olduğunu görsün. | Open Subtitles | لنبق في الداخل, لنري الجميع كم أنت شخص جبان, إتفقنا؟ |
Bir saate kadar içeride olur. Kendini içeri kilitlemesinden sıkıldım artık. | Open Subtitles | إنه في الداخل منذ ساعة و قد أغلق الباب على نفسه |
Ayrıca... o bu şeylerin dışında bişey değil. Bu şeylerin içinde bişey. | Open Subtitles | إضافة إلى ذلك، ليس المظهر الخارجي ما يهم، بل ما في الداخل |
Eğer kalırsam, içeride bir adama ihtiyacım olacak ve sen işime yarayabilirsin. | Open Subtitles | وإن فعلتُ ذلك، فسأحتاج لشخصاً في الداخل وأنتَ ربما تكون بين يدي |
Bugün evde kalın, çünkü hepimiz kötü şeyler olacağını biliyoruz. | Open Subtitles | ابقوا في الداخل اليوم لأنكم كما تعرفون الأشياء الغريبة تحدث |
Yani içerideki küçük sarışın yüksek rakamlı 6 haneli değerinde olsa gerek. | Open Subtitles | مما يعني الشقراء الصغيرة في الداخل يمكن أن نحصل من وراءها الملايين. |
Ayrıca, Orada beş ya da altı adam var, biliyorsun. | Open Subtitles | غير أنّه قد يكون في الداخل خمسة أو ستّة رجال، |
Marvin, önce bana Orada ne olduğunu anlat, tamam mı? | Open Subtitles | ؟ مارفن .. لم لا تخبرني ماذا حصل في الداخل |
Yanmak için Orada mı kalırsınız yoksa pencereden atlayıp neler olacağına mı bakarsınız? | TED | أتبقى في الداخل وتحترق، أم تقفز من خلال النافذة وتشاهد ما يحدث؟ |
İçerde kalalım ki herkes senin ne mal olduğunu görsün. | Open Subtitles | لنبق في الداخل, لنري الجميع كم أنت شخص جبان, إتفقنا؟ |
Kaynar kurşun duvarlardan bütün odaya fışkırır. İçerde kalanın hayatta kalma şansı yoktur. | Open Subtitles | . الغرفة بأكملها . أي شخص في الداخل لن يحصل على أي فرصة |
Bu gece içerde uyumak istiyorsan kes sesini ve kamyonete geç. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تنام في الداخل الليلة اصمت واركب الشاحنة. |
Biz içeri girer girmez, onu gazeteciler gelmeden çabucak dışarı çıkart. | Open Subtitles | حالما نصبح في الداخل أخرجه من هناك بسرعة قبل وصول الصحافيين |
Bunu içeri koy, senin yokluğunda, kanın kirletmesini ister gibi... | Open Subtitles | لقد وضِعْته في الداخل لكي أتظاهر بالدمِّ يوْسخه أثناء غيابِكَ |
Bana onun içinde masum bir kızın sıkışıp kaldığını mı söylemek istiyorsun? | Open Subtitles | أتحاول أن تقول أن هناك فتاة بريئة محبوسة في الداخل بمكان ما؟ |
Johnny, o yerin içinde senden bir parça varsa bana söyle. | Open Subtitles | جوني ان كان هناك جزء منك في الداخل هناك دعني اعلم |
Eğer kalırsam, içeride bir adama ihtiyacım olacak ve sen işime yarayabilirsin. | Open Subtitles | وإن فعلتُ ذلك، فسأحتاج لشخصاً في الداخل وأنتَ ربما تكون بين يدي |
İçeride bir şeye ihtiyacınız olduğu zaman sadece elinizi kaldırıp sallamanız yeterli. | Open Subtitles | ما إن تكونوا في الداخل و تريدوا شيئاً ارفعوا أيديكم و لوّحوا |
Yine de iki yıl boyunca evde tutsak hayatı yaşadık. | TED | على الرغم من أننا عشنا لمدة عامين، مثل السجناء في الداخل. |
Çatıdaki bu balkonların hepsi içerideki hijyenin devamlılığı için su toplarlar. | TED | وهذه الشرفات في السقف تجمع معا الماء لإعادة إستعماله للصرف الصحي في الداخل |
Güvenliğin gelme süresi burada pek de iyi değil, ama kapana kısılmış durumdayım. | Open Subtitles | زمن الإستجابة الأمنية هنا ليس بتلك السرعة الكبيرة لكني مازلت محتجزا في الداخل |
Biri içeri girmiş, hemen kapını kilitle... - İçeride kal, kapını kilitle hemen. | Open Subtitles | اقتحم أحدهم منزلي، أقفلي بابكِ وابقي في الداخل ولكن أقفلي بابكِ |
Belki de içeriden birinin bizim için çalışıyor olması iyi bir şeydir. | Open Subtitles | ربما هذا هو شيء جيد، شخص يعمل معنا في الداخل. شيء جيد؟ |
Dutch, beni duyuyorsan içerideyim. | Open Subtitles | دوتش, أذا كنتِ تسمعيني, أنا في الداخل |
Hücrenin içine sinyal gönderen ... ... diğer parça iç kısmıdır. | TED | والجزء الاخر في الداخل حيث يُرسل اشارات الى الخلية |