Akraba içi ilişkiden doğan oğlumuzu evde misafir varken Bodrumda saklıyoruz. | Open Subtitles | وإننا نحاول إبقاء إبننا المعاق في السرداب عندما يكون لدينا ضيوف |
O işi neden Bodrumda ya da garajda yapmıyor ki? | Open Subtitles | لمَ لا يسعه أن يفعل ذلك في السرداب أو المرآب؟ |
Baba, bu saatte Bodrumda ne yapıyorsun ? | Open Subtitles | أبي، مـاذا تفعـل في السرداب في هذا الوقت المتأخّر؟ |
Eyalet kayıtlarında özgeçmiş aramak için bodruma inmiştim. | Open Subtitles | آي كان أسفل في السرداب في المقاطعة السجلات التي تعمل تحقيق هوية. |
Ve bodrumdaki kabloları yanlış bağladım. | Open Subtitles | وايضا هناك إلتماس في الأسلاك .. في السرداب |
bodrum katında şu temizlik işimiz var. | Open Subtitles | علينا الاستمرار في تنظيف ذلك الشيء في السرداب. |
O mahzende dört saat beklerken biz rehineydik işte. | Open Subtitles | الرهينة هو ماكنّا عليه في السرداب لمدة 4ساعات ونصف |
Kilerde kaç tane 12 numara olduğunu bilmek istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يعرفوا عدد الموجودين في السرداب في الرقم 12 |
Baba, bu saatte Bodrumda ne yapıyorsun ? | Open Subtitles | أبي، مـاذا تفعل في السرداب في هذا الوقت المتأخّر؟ |
Bodrumda yatan gerçek ama. | Open Subtitles | حسنا, ما هو الشيء الحقيقي الموجود في السرداب ؟ |
Unutmayın gösterilerden sonra Bodrumda meyve suyu ve kurabiye ikram edeceğiz. | Open Subtitles | الآن لا تنسوا بأنه سيكون عندنا حلوى وعصير جاهز في السرداب بعد أن ننتهي من هنا |
Şömine, parke döşeme Bodrumda şişme bir havuz. | Open Subtitles | موقد، طوابق الببغاء منضدة لعب بول في السرداب |
Aşağıdaki Bodrumda uyuyormuş yastığının altında bir tabancayla. | Open Subtitles | اذا لقد نام في الطابق السفلي في السرداب. مع مسدس اسفل وسادته. |
Bodrumda donmuş ceset saklayan biz değiliz. | Open Subtitles | لسنا نحن من أبقى جثةً مجمده في السرداب هذا صحيح |
Bodrumda EMP'den kurtulan... bir tane olması lazım. | Open Subtitles | . حسنا, ربما لدينا واحد باقي من بعد الانفجار في السرداب |
Bodrumda yaşıyorum bu yüzden tüm çiviler bende. | Open Subtitles | أنا أعيش في السرداب فلذلك أملك كل المسامير |
Bodrumda bir buz odası var. Bize bir gün yetebilir. | Open Subtitles | هناك صندوق ثلج في السرداب ينبغي أن يكفي ليوم |
Onu bodruma kilitlediğini, diğer Evo'lar gibi bir yatağa bağladığını söylemedin. | Open Subtitles | لم تخبريني بأنكِ تحبسينه في السرداب متصل بسلوك في اسطوانة مع بقية المتطّورين |
Hepiniz onlar geçene kadar bodruma inin. | Open Subtitles | اريد كل شخص في السرداب حتي يمروا |
Şimdi bodrumdaki barbut oyununa dönmem gerekecek. | Open Subtitles | والآن، عليّ أن أعود للعبة الفضلات تلك في السرداب |
bodrumdaki depoya koyabilirdik. | Open Subtitles | يمكننا وضعه في غرفة التخزين الخاصه بنا في السرداب. |
bodrum katında yaşar. Gerçi kötü bir insan değildir. | Open Subtitles | تعيش في السرداب مع ذلك، فهي ليست شخص سيئ |
Sanırım mahzende olacaktı. | Open Subtitles | أعتقـــد بأن هنــاك البعــض في السرداب. |
Kilerde var ama çok dağınık. | Open Subtitles | هناك واحد في السرداب لكنه فوضى |