Ayrıca, artık sokaklarda, basında ve sosyal medyada ünlü oldular. | TED | فهم الآن من الشهرة بمكان: في الطرقات ووسائل الإعلام العامة والاجتماعية |
Üç yılını Nairobi'de sokaklarda yaşayarak geçirmişti çünkü ailesini AIDS'den kaybetmişti. | TED | والذي قضى 3 سنوات في نيروبي يقطن في الطرقات لان والديه قضيا نحبهما بسبب مرض الايدز |
Televizyonun, insanları okumaktan uzaklaştırdığını söylüyorlar oysa ben, sokaklarda okuyan bu kadar çok insan hiç görmemiştim. | Open Subtitles | يقولون بأن التلفاز يجعل من سكانها جهلة ولكني لم أرى من قبل هذا العدد من الناس الذي يقرأون في الطرقات |
Sanki 3 gün değil de 3 aydır Sokakta yaşıyormuş gibi görünüyordu. | TED | بدت و كأنها تتسكع في الطرقات ثلاثة أشهر وليس ثلاثة أيام |
Sokakta ikisinin tartışmasını gören insanların ifadelerini aldım. | Open Subtitles | حصلت على المعلومات من قبل الأشخاص الذين شاهداهم يتشاجران في الطرقات |
Onu kaçıran ve sokaklara salan sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لم تخرجيه من محبسه و تطلقيه في الطرقات. |
Yaşlıların yolda geri gitme tarzları var. | Open Subtitles | لدى المسنين طريقتهم في الرجوع بالسيارة في الطرقات |
Şimdi uçağın üst kat, orta bölümden aramaya devam edeceğiz. Eğer kimseyi bulamazsak, mürettebatımdan iki kişiyi kargo bölümüne göndereceğim. | Open Subtitles | اذا لم نجد اي احد فسأرسل اثنان من طاقمي للبحث في الطرقات |
Swoop'u gördün mü? Bir süredir görmedim. Galiba o çılgın piç sokaklarda yaşamaya başladı. | Open Subtitles | ليس من مدة طويلة ، ظننت أن الوغد المجنون يعيش في الطرقات |
Ortalarda rahatça dolaşmanın keyfine varana kadar sokaklarda geniş caddelerde yürürmüşçesine gezinene kadar parklarda korkusuzca, ailemizle bir arada vakit geçirene kadar gülen çocuklarımızla, kalplerimiz bir arada... | Open Subtitles | حتي نستطيع ان نمشي بحرية ونستمتع حتي نخطو في الطرقات كأنها شوارع |
Yangınlar çıkıyordu, sokaklarda ayaklarından elektrik şoku alan atlar kaçışıyordu. | Open Subtitles | كانت هناك حرائق تشب الاحصنه كانت تصعق في الطرقات وتصاب بالهلع |
Annesi uyuşturucu bağımlısıydı.... ...ve pratik olarak sokaklarda yaşıyorlardı. | Open Subtitles | كانت والدتها مدمن للمخدرات و كانتا تعيشان في الطرقات نوعاً ما |
Evsizlerdendi ve 11 yaşından beri sokaklarda yaşıyordu. | Open Subtitles | وجدوه يعيش مُشرداً في الطرقات وهو على شفير الحادية عشر |
Ah, Cadılar Bayramı. sokaklarda fark edilmeden yürüyebildiğimiz tek gece. | Open Subtitles | عيد القديسين ، الليلة الوحيدة التي نتجول بها في الطرقات دون أن نُكتشف |
Zaman akıp gitti. Çocuklar sokaklarda oynamaya devam ettiler. Geceleri müzik ve kahkaha sesleri yükseliyordu. | Open Subtitles | الوقت قد مضى ، والأطفال يلعبون في الطرقات وفي الليل هناك الموسيقى والضحكات |
Cahiller. Sokakta dikkatli olanlar sadece polisler ve suçlulardır. | Open Subtitles | وهناك نمط، حيث أنّ الشرطة والمجرمون هم الواعون الوحيدون في الطرقات |
Sokakta yaşıyorsa bir ara burada tedavi görmüştür. | Open Subtitles | إذا كان يعيش في الطرقات فإني متيقن من أنه عولج هنا |
Yani şimdi uyuşturucu satıcıları ve katiller Sokakta gezerken onların peşinden gitmek yerine masum bir adamı mı hapse atmak istiyorlar? | Open Subtitles | أنتِ تخبريننا بأن هناك تجار مخدرات وقتلة.. يمشون في الطرقات بأريحية، بدون أن يقصدهم أحدهم. |
Bir aile ikiye bölünüyor. İnsanları sokaklara düşürüyor. | Open Subtitles | ♪ يمكن أن تتمزق العائلة ♪ ♪ وتتفرق في الطرقات ♪ |
Bağımsızlık çatışmaları sokaklara döküldü. | Open Subtitles | الرغبة في الإستقلال تفجرت في الطرقات |
Bu yolda hayatı hakkında çok şey öğrenmek. | Open Subtitles | تتعلم الكثير عن الحياة في الطرقات ، إنه موحش في بعض الأوقات |
Tamam. Şimdi kargo bölümüne bakabilir miyiz? | Open Subtitles | حسنا هل يمكن ان نبحث في الطرقات الآن؟ |