Ya ambalajlar toksik olmasa ve suda çözülebilse ve biz onu içebilsek ve hiç çöp olmasa? | TED | ماذا لو كان التغليف غير سام يمكنها أن تذوب في الماء و يصبح بإمكاننا شربه؟ لن يصبح أبدا مخلفات. |
Bakanlığa, sıcak suda kaynatılmış 300'ün üzerinde mantar örneği ve hücredışı metabolitleri hasat eden miselyum sunduk. | TED | قمنا بتقديم أكثر من ٣٠٠ عينة من الفطر المغلية في الماء و الميسليوم تحصد هذه الأيضات الخارج خلية |
Sürekli düşünüyorum o suda boğulurken ben orada değildim. | Open Subtitles | و لكنني بقيت أفكر به يصارع في الماء و أنا لم أكن موجودة هناك |
suya bir tane dinamit atar sonra balıkların yüzeye vurmasını izlerdi. | Open Subtitles | كان يرمي اصبع ديناميت في الماء و يشاهد الأسماك تطفو للسطح |
suya girdiler ve tüm alanı etkileyen patlamadan önce onu kurtardılar. | Open Subtitles | قفزوا في الماء .. و أخرجوه منه قبل انفجار كبير التهم كامل المنطقة |
Sürekli düşünüyorum o suda boğulurken ben orada değildim. | Open Subtitles | و لكنني بقيت أفكر به يصارع في الماء و أنا لم أكن موجودة هناك |
suda yaşıyorsunuz ve sudan oluşuyorsunuz bu yüzden ses dışarıdan içeriye ulaşırken hiç sorun olmuyor. | Open Subtitles | تعيش في الماء و انت مخلوق من الماء، اذا لا توجد مشكلة لدى الصوت على الإطلاق السّفر من الخارج إلى الداخل، |
suda kan var ve yüzgeci olan çocuklar bunun kokusunu alacak. | Open Subtitles | هناك دماء في الماء و الفتيان ذو الزعانف يمكنهم أشتمامه |
Michael Phelps, şu an suda yüzen en hızlı insan ve tüm zamanların en çok madalya kazanan Olimpiyat sporcusu. | TED | "مايكل فيلبس" هو حالياً أسرع بشري في الماء و الأكثر حصداً للميداليات في الأولمبياد على الدوام |
suda, havada, Nicole"ün cildinde. | Open Subtitles | كان في الماء و في السماء و في بشرة (نيكول). |
Heryerdeydi... suda, havada, Nicole'ün cildinde. | Open Subtitles | حيث كان في كل مكان... كان في الماء و في السماء و في بشرة (نيكول). |
Spirulinayı suya ekle, işte sana sıvı hali, içtiğin gibi hücrelerinde dolaşmaya başladı bile. | Open Subtitles | حسناً، ضعها في الماء و سوف تتحوّل من فورها إلى سائل، فتقوم بِشُرْبها و تتوجّه مباشرةً إلى خلاياك. |
Sonra da konak canlıyı terk eder ve yumurtalarını suya bırakarak ürer. | Open Subtitles | ثم بعدها , تهرب وتترك العائل لتبيض في الماء و تتكاثر |
Bana ilacı suya karıştırmamı, sizin uyuyakalacağınızı söylediler. | Open Subtitles | أخبروني , بأن أضع عقارهم في الماء و ستنامون |
Bayanlar, suya girip ıslanmadan önce daha fazla resminizi çekmeme ne dersiniz? | Open Subtitles | زيكي : السيدات ، السيدات ، قبل أن القفز في الماء و الحصول على الرطب ، لماذا لا نحصل على عدد قليل من أكثر لقطات من أنت؟ |
Geminin çapasını suya indirip olası bir muharebe için hazırlanın. | Open Subtitles | ضع مرساة السفينة في الماء و استعدَّ لاحتمال القتال على المدى القريب |