Eski günlerde, bir piyango biletine büyük ikramiye çıktıysa, bazıları o bileti satın almak için büyük paralar önerirlerdi. | Open Subtitles | في الماضي كان هناك اوراق يا نصيب رابحة ومفتشي الشرطة كانوا يشتروها بأموال كثيرة |
Eski günlerde, süper arabaları sürmek çok, çok zordu ve bunların içinde en zoruysa büyük Lambolardı. | Open Subtitles | في الماضي كان من الصعب قيادة السيارات الرياضية و أصعبهم كانت "كبار" الأمبور |
Geçmişte, iki boyutun açıklarını kapatan varlıklar oldukları söylenirdi. Ama şimdi ise melez deniliyorlar. | Open Subtitles | في الماضي , كان يقال انهم الوحيدون الذين لا ينتمون الى مكان معين |
Geçmişte birkaç ayrı yerde eylem yapmıştı. Daha işi bitmedi. | Open Subtitles | في الماضي كان يقوم بسلسلة من التفجيرات، وعلى ذلك فإنّه لم ينتهِ بعد. |
Fakat aynı zamanda, şunu da belirtmek gerekir ki, Geçmişte balıkçı tekneleri günde 10 ton balık yakalarken, bugün etkinlikleri arttı ve 100 ton tutar hale geldiler. | TED | لكن في نفس الوقت، من المهم الإشارة إلى أنه في الماضي كان يمكن لتلك السفن أن تصطاد في اليوم 10 سمكات تونة، وحاليا قد تصطاد 100 سمكة لأن السفن أصبحت أكثر فاعلية. |
Şu anda sistemin dinamiği bu hizmet aracılığıyla başkalarını saldırmayı ve onları taciz etmeyi çok kolay kılıyor ve ne yazık ki Geçmişte sistemimizin çoğunluğu tamamen saldırı ve tacizi bildiren insanlar için çalıştı. | TED | حاليًا، دينامية النظام تسهل جدًا مضايقة وإساءة معاملة المستخدمين الآخرين في نفس الخدمة، وللأسف، الجزء الأكبر من نظامنا في الماضي كان يعتمد كليًا على بلاغات الناس عن المضايقة والإساءة. |
Geçmişte, kainat daha düzenliydi. | Open Subtitles | الكون في الماضي كان أكثر نظاماً |
Hayır. Reiner Geçmişte daha çok savaşçıydı. | Open Subtitles | كلّا، (راينر) في الماضي كان أشبه بمحارب. |
Geçmişte yararını görmüştüm. | Open Subtitles | في الماضي كان مفيداً |