Büyükelçi Nomura Pasifik'te sürekli barışı sağlamak için Washington'a geldi. | Open Subtitles | علي أمل ضمان استمرار السلام في المحيط الهادي |
Büyükelçi Nomura Pasifik'te sürekli barışı sağlamak için Washington'a geldi. | Open Subtitles | السفير نامورا يصل إلى واشنطن علي أمل ضمان استمرار السلام في المحيط الهادي |
Yani Rusların Pasifik'te buldukları geçit Mısır'da bulunan geçitti. | Open Subtitles | لذا فالبوابة التي اكتشفها الروس في المحيط الهادي كانت البوابة التي عُثر عليها في مصر |
Biraz önce, dinleme istasyonlarımızdan biri Batı Pasifik'teki bir Çin denizaltısından yapılan konuşmaları tespit etti. | Open Subtitles | منذ لحظه مضت, واحد من مواقع التصنت إعترض إرسالية إلي غواصة صينية تقع في المحيط الهادي الغربي |
Bu numaralar Pasifik'teki savaş gemilerimizin birebir koordinatlarını veriyordu. | Open Subtitles | هي الإحداثيات المضبوطة لبوارجنا في المحيط الهادي |
bugün, okuduğum raporlara göre nükleer enerji santralinden Pasifik Okyanusu'na ortalama 300 tonluk bir sızıntı oluyor. | TED | واليوم قرأت التقارير حيث يتسرب قرابة 300 طن من محطة توليد الطاقة النووية في المحيط الهادي. |
Pasifik'e düşen bunlardan birisiydi sanırım. | Open Subtitles | مثل تلك السفينة التي تحطمت في المحيط الهادي |
Pasifik'te yapılmış en büyük bahri operasyondu. | Open Subtitles | كانت أكبر عملية بحرية حدثت على الإطلاق في المحيط الهادي |
Bu alet Pasifik'te kullanıldı, Japonların olduğu yerde yani. | Open Subtitles | هذه الطائرة استخدمت في المحيط الهادي حيث تواجد اليابانيين هناك. |
Pasifik'te bir sonraki saldırı harekatını başlatmak için gereken gücü toplamak, Amerika'nın yaklaşık bir yılını alırdı. | Open Subtitles | و سيتطلب الأمر حوالي السنة لتجمع قوة كبيرة لتشن الولايات المتحدة بها هجوماً كبيراً في المحيط الهادي |
1944 yazında Pasifik'te sıcaklık 38 derecenin altını görmüyordu. | Open Subtitles | في صيف 1944، كانت الحرارة تفوق الـ40 درجة مئوية يوميًا في المحيط الهادي. |
Bu alet Pasifik'te kullanıldı, Japonların olduğu yerde yani. | Open Subtitles | هذه الطائرة استخدمت في المحيط الهادي حيث تواجد اليابانيين هناك. |
"Güney Pasifik'te küçük bir adada yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش على جزيرة نائية في المحيط الهادي |
Onun için ağlamıyorum. Almanlar burada, Japonlar Pasifik'te. | Open Subtitles | اللعنه, نقاتل "الألمان" هنا و "اليابانيين" في المحيط الهادي |
İkinci Dünya Savaşı'nda Pasifik'te yaşanan en şiddetli çarpışmalardan... | Open Subtitles | تخللها بعض القتال الأعنف أثناء الحرب العالمية الثانية في المحيط الهادي... |
Oğlu Oliver'ın trajik ölümü ile sonlanan kaza sonucu Pasifik'te teknesi batmış, bir adada mahsur kalmıştı. | Open Subtitles | انقطعت به السبل بـ(روبرت) على جزيرة عندما تحطم قاربه في المحيط الهادي بسبب حادثة إنتهت بمآساة أليمة لابنه (ألويفر) |
Kuzey Pasifik'teki birkaç ticari gemi gökyüzünde hızla giden dev bir ateş topu gördüklerini bildirdi. | Open Subtitles | عدّة سفن تجارية في المحيط الهادي الشمالي بلغوا عن كرة نارية عملاقة تهبط من السماء |
Pasifik'teki izleme gemimizin menziline girdiler. | Open Subtitles | -انهم قادمون في مدي -سفينتنا في المحيط الهادي |
Yüklerini hafifleten, kederlerini alıp götüren Pasifik Okyanusu'na bakıyorsunuz. | Open Subtitles | انها في المحيط الهادي ان يخفف حمولاتها ويغسل حزنهم. |
Giriş sırasında parçalanmış ve Pasifik'e düşmüş. | Open Subtitles | - - لقد تحطمت اثنا الهبوط ووقعت في المحيط الهادي |