uzun vadede yaptığınız sadece ırkları ortadan kaldırmak. | Open Subtitles | في المدى البعيد أنت فقط تُبيدُ الأجناسَ. |
Anlamanız gereken şey, bütün bu sistem uzun vadede sadece tek bir şey üretir: | Open Subtitles | هو حرجُ لفَهْم ذلك كامل تركيبِ هذا النظامِ يُمْكِنُ فقط أَنْ يُنتجُ شيءَ واحد في المدى البعيد الدين. |
Anlamanız gereken şey, bütün bu sistem uzun vadede sadece tek bir şey üretir: | Open Subtitles | إن من المهم الفهم أنّ الهيكل الكامل لهذا النظامِ يُمْكِنُ : أَنْ يُنتجُ في المدى البعيد شيئا واحدا فقط |
Ama uzun vadede, insanlar saygılarını kaybedebilir. | Open Subtitles | لكن في المدى البعيد ربما تفقدي إحترام الآخرين. |
Çetin bir mesele olduğuna eminim. Ama bu uzun vadede daha kârlı olacak. | Open Subtitles | حتى ولو كان صعبًا، أنا واثق سيكون مربحًا أكثر في المدى البعيد. |
Kısa vadeli faaliyete değer veriyor, ekonomiye güç veren faaliyetlere, bu faaliyetler uzun vadede gezegenimizin sürdürülebilirliğine çok büyük zarar veriyor olsa da. | TED | كما يضع قيمة على النشاط قصير الأمد الذي بمقدوره تعزيز الاقتصاد، حتى إذا كان ذلك النشاط يشكل ضرراً كبيراً في المدى البعيد على استدامة الحياة على كوكبنا |
uzun vadede anlar elbet iyiliğimi. | Open Subtitles | لا، في المدى البعيد هو سيشكرنى فى صلاته |
uzun vadede senin için neyin önemli olduğuna kendin karar vermelisin. | Open Subtitles | في المدى البعيد : عليك أن تقرر |
uzun vadede hiçbir değeri yoktur. | Open Subtitles | إنّه تافهة في المدى البعيد. |
Ama uzun vadede... ..iyi bir şey olabileceğini düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لكن , uh، يَقُولُك الحقَّ... جِئتُ لإعتِقاده قَدْ يَكُونُ a شيء جيد في المدى البعيد. |