Biliyoruz ki, bu, gelecekte bizim iletişimi geliştirmemize yardımcı olacak. | TED | ونعلم أنه سيمكننا ذلك في المستقبل من تحسين وتسهيل التواصل. |
Yani evet, sanırım bir şirketin gelecekte gerçeğe dayalı kararlar alması için bu sertifikayı kullanması iyi bir fikir. | TED | لذا نعم، أعتقد انها فكرة جيدة للشركة ما لاستخدام هذه الشهادة للتأكد في المستقبل من اتخاذ القرارات المبنية على الحقائق. |
gelecekte robotlarımızı nasıl programlayıp, kolay kullanılır hale getireceğiz? | TED | كيف سنستطيع برمجة هذه الروبوتات في المستقبل من أجل أن يسهل استخدامها؟ |
Sanırım, gelecekte müzakereyi ben yapmalıyım, Binbaşı. | Open Subtitles | أعتقد أني في المستقبل من يجب أن يقوم بالتفاوض. |
gelecekte işe yarayacağını düşündüğün bir şey, bu zamanda işe yaramayabilir. | Open Subtitles | إعطائه الثقة الزائفة أن أمر ما سينجح في المستقبل من الممكن جعله يفشل الأن |
- Durdurduğumuz ve yakın gelecekte aynı boyutta yapılacak olan sevkiyatlar dikkate alındığında aşırı doz istatistikleri, dağıtım için çıkacak çete savaşları hesaba katılırsa ve hata payı ayarlaması da yapılırsa en az 4.287 hayatı kurtardık. | Open Subtitles | نظرا لحجم الشحنة توقفنا والشحنات قرب في المستقبل من نفس الحجم، مع مراعاة إحصاءات جرعة زائدة، و |
John: Umarım ki gelecekte bir gün sizlerin yaptığı araştırmalarla, bir tedavi bulabiliriz, böylece benim gibi insanlar normal bir hayat yaşayabilir. | TED | جون: آمل أن في وقت ما في المستقبل من خلال الأبحاث التي تقومون بها، أن نتمكن من إبتكار علاج حتى يتمكن الناس من هم مثلي أن يعيشوا حياة طبيعية، |
gelecekte otomasyon tarafından tehdit edilecek meslekler, görevler ve işler hakkında yaptığımız varsayımların birçoğuna ileriye dönük olarak meydan okunacak gibi görünüyor. | TED | لذلك فالكثير من الافتراضات التي نفترضها حول نوع المهن والمهام والوظائف والتي ستكون مهددة بواسطة التشغيل الآلي في المستقبل من المرجح جدًا أن يثبت خطائها. |
gelecekte de evleniyoruz. | Open Subtitles | في المستقبل, من المفترض ان نتزوج |