Maalesef öğle yemeğini kaçırdınız ancak yukarıya yardım için tam vaktinde geldiniz. | Open Subtitles | أخشى أنك فوتت الغداء ولكنك عدت في الوقت المناسب للمساعدة في الأعلى |
Saldırı daha başlamadı. tam vaktinde geldiniz. | Open Subtitles | إطلاق النار لم يبدأ بعد ولكنكم لازلتم في الوقت المناسب |
Zamanla geriye dönüp bu yolculuğun ne kadar önemli olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | أظنُ في الوقت المناسب ستتذكرين هذه الرحلة وستدركين كم كانت مهمة |
Küçük eğlencemiz için tam zamanında geldin. Gecebekçisini idam edeceğiz. | Open Subtitles | في الوقت المناسب لقليلا من الترفيه نحن سنعدم الحارس الليلي |
Yani sorunu iş yerime götüreceğim ve Zamanı gelince sana cevap vereceğim. | Open Subtitles | ما يعني أنني سآخذه معي إلى المكتب وأعود بالجواب في الوقت المناسب. |
Bunu soracağınızı düşünmüştüm ve Vakti gelince cevaplayacağım. | Open Subtitles | أنا اعتقدت أنك قد تسأل ذلك وسأجيب في الوقت المناسب. |
Mr.Denkins, Memur Barbrady'e ifade verirken görmek için tam zamanında geldim. | Open Subtitles | وانا ذهبت في الوقت المناسب لأرى ان الشرطي باربريدي ياخذ التقرير |
Artık Zamanı gelmişti. Ailevi mevzuları hallettin mi? | Open Subtitles | إنظر, في الوقت المناسب هل أنتهيت من امر عائلتك؟ |
Buraya tam vaktinde gelmişim. Al, bir kalıp sabun. | Open Subtitles | لقد جئت في الوقت المناسب خذ قطعة الصابون تلك |
tam vaktinde geldin. Hançeri yemek üzere galiba. | Open Subtitles | لقد عدت في الوقت المناسب يبدو أنها على وشك أن تُقتل |
Oh, selam tatlım, yemeğe tam vaktinde geldin. | Open Subtitles | مرحبا يا حبّوب, جئت في الوقت المناسب للعشاء. |
Ama Zamanla bizim gibi olanların yardımıyla bu güçleri dünyayı değiştirmekte kullanacağız. | Open Subtitles | لكن في الوقت المناسب بمساعدة الآخرين مثلنا سنستخدم هذه القوى لنغير العالم |
Aşk mı? Aşk Zamanla meydana gelir. | Open Subtitles | الحبّ سَيَحْدثُ في الوقت المناسب ونحن بناتَ هنديات. |
tam zamanında geldin. Sabahleyin ayrılıyoruz. | Open Subtitles | لقد وصلت بالضبط في الوقت المناسب سوف ننطلق في الصباح |
Kral'ı baştan çıkarmak için tam zamanında geldin. | Open Subtitles | لقد عدتي في الوقت المناسب لتغوي الملك الفرنسي |
Ama Zamanı gelince ikimiz de doğru mu değil mi anlayacağız. | Open Subtitles | ولكن في الوقت المناسب سنعرف اذا كان هذا حقيقة ام لا |
Vakti gelince peşlerine düşeriz, bu teknolojiyi öğrendikten sonra. | Open Subtitles | سوف نتبع دليلك في الوقت المناسب بعد أن ندرس هذه التقنية |
İstenmeyen bir ziyaretçi bize, neleri kaçırdığımızı hatırlatacak kadar boy gösterir ve tekrar unutmamız için tam zamanında bizi terkeder. | Open Subtitles | انه زائر غير مرغوب فيه يبقى لمدة طويلة نوعا ما ليذكرنا بما نفقد ويترك لنا في الوقت المناسب النسيان ثانية |
İşlerin normale dönme Zamanı gelmişti. | Open Subtitles | الأشياء تعود لطبيعتها في الوقت المناسب |
Çok geri kaldım. Onun açılışı için zamanında nasıl bitireceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا متأخرة وحسب، لا أعلم كيف سأنهي في الوقت المناسب لإفتتاحها. |
Ne yazık ki birçok insan, ...yeri ve Zamanı geldiğinde hatalar yapabilecekleri gerçeğini kabul edemiyorlar. | Open Subtitles | في الوقت المناسب والمكان المناسب، مؤهلون لفعل أيّ شيء. |
doğru zamanda doğru argümanı sunan taraf kazanır mı sanıyorsun? | Open Subtitles | وأن من لديه الحقيقة الصائبة في الوقت المناسب سيفوز ؟ |
Tam zamanında geldiniz, gösteri de resmi olarak şimdi başlıyor | Open Subtitles | جئتم في الوقت المناسب يا رفاق، سيبدأ العرض رسمياً الآن |
O kadar küçükler ki akciğerlerimiz, vücudumuz onları filtreleyemez ve zamanında tedavi edilmezse astım ve akciğer kanseri olarak vücudumuzda kendilerini bulurlar. | TED | إنها صغيرة للغاية حيثُ أن رئتينا... وأجسامنا لا تستطيع تصفيتها، وتنتهي في أجسامنا... وتسبب لنا الأزمة وسرطان الرئة إن لم نعالجها في الوقت المناسب. |
Muhtemelen bendim ve zamanında olması için ona yalvarıyordum. | Open Subtitles | لقد كَنَت من المحتمل انا إسْتِجْديها ان تصل في الوقت المناسب. |