Brighton'da erkek kardeşi var ve onu 5 yıldır görmemiş. | Open Subtitles | لديها أخ في برايتون و لم تره منذ خمس سنوات |
Brighton'da bir erkek kardeşi var ve onu 5 yıldır görmemiş. | Open Subtitles | لديها أخ في برايتون و لم تره منذ خمس سنوات |
Eğer yarın boşsan, Brighton'da fotoğraf çekimim var. | Open Subtitles | حسناً , اذا كنت غير مشغول غداً سأقوم بالتقاط بعض الصور في برايتون |
Brighton'da balayının bu kadar tehlikeli olacağı kimin aklına gelirdi? | Open Subtitles | من يتخيل أن شهر العسل في برايتون يكون خطيراً؟ |
Albay Forster'a bir mektup yazıp Wickham'a kefil olduğumu bildirerek Wickham'ın Brighton'daki alacaklılarını ikna etmesini istedim. | Open Subtitles | لقد راسلت العقيد فورستر لاطلب ذلك.. كما انه سيرضي دائني ويكهام في برايتون لقد تعهدت لنفسي بذلك |
Çocukken, Brighton'da yaşıyorduk. | Open Subtitles | عندما كنت طفلة عشت في برايتون. |
Ve geçen hafta sonu Brighton'da, sanırım bunu da bizim için o ayarladı. | Open Subtitles | - وآخر عطلة في " برايتون " أفترض أنه رتبها أيضاَ |
Amcasının cenaze işleri için Brighton'da. | Open Subtitles | إنه في برايتون يحضر لمراسم دفن خاله |
Alay Meryton'dan ayrılıp bütün yaz Brighton'da olduktan sonra kimin ne giyeceği fark etmez. | Open Subtitles | انها لا تناسب اي نوع من الملابس، لكن الفوج سيكون في برايتون كل الصيف! |
Hayır, yaz için Brighton'da kamp kurdular. | Open Subtitles | لا، لقد عسكروا في برايتون خلال الصيف. |
Brighton'da harika bir hafta geçireceğiz. | Open Subtitles | سنمضي أسبوعاً جيداً في برايتون |
Umarım, Brighton'da kaldığı süre boyunca işe yaramaz bir kız olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | لنتمنى أن تعلمها إقامتها في (برايتون) مدى تفاهتها |
Umarım, Brighton'da kaldığı süre boyunca işe yaramaz bir kız olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | لنتمنى أن تعلمها إقامتها في (برايتون) مدى تفاهتها |
Brighton'da arkadaşın olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | ) (لم أكن أعرف أن لديكِ أصدقاء في (برايتون |
- Evet, Pete şimdi Brighton'da. | Open Subtitles | -أجل ، (بيتر) في (برايتون) الآن |
Brighton'da bir yerleri var. | Open Subtitles | ولديها عنوان محلّي في (برايتون). |
Brighton'da da... | Open Subtitles | " هنا في" برايتون |
Brighton'da bir çiçekçi vardı. | Open Subtitles | هُناك بائع زهور في "برايتون" |
- Brighton'da mı? | Open Subtitles | في برايتون ؟ - نعم . |
Ama bana Brighton'daki konserinden bahsedebilirdi. | Open Subtitles | لكن كان بإمكانه إخباري عن حفلته في برايتون |
Kız kardeşim Brighton'daki amcama gitmek için Q trenine binecek. | Open Subtitles | أختي ستأخذ القطار "كيو" إلى بيت عمي في "برايتون" |