Onu evinde hissettirmeliydim. Ne de olsa, biz burada büyük bir aileyiz. | Open Subtitles | سأجعلها تشعر أنها في بيتها حيث أننا عائلة كبيرة في هذا المبنى |
Onun evinde kan dökemem ama dışarıda senin boğazını keseceğim | Open Subtitles | لن أريق الدمِاء في بيتها لكني سأقطع حلقك عما قريب |
Ama Eleanor partiye onun evinde devam etmenizden memnun olacağını ifade etti. | Open Subtitles | لكن إليانور قالت أنها أكثر من سعيدة لأن تواصل الحفل في بيتها |
evinde yüksek miktarda para bulunan ölü bir yaşlı kadın. | Open Subtitles | مجرد امرأة عجوز توفيّت مع رزم نقود مكدّسة في بيتها |
Tabii, evinde oturmak istiyorsa kendisi bilir. | Open Subtitles | بالتأكيد، إذا أرادت البقاء في بيتها, فهذا شأنها. |
Scordia'yı sadece iki kez evinde gördüğünü ve aşk ilişkisi olmadığını ancak sıradan bir arkadaşIıkları olduğunu ifade etmiş. | Open Subtitles | لقد أقر أنه تردد.. على الأرملة سكورديا مرتين فقط في بيتها ولم يكن له معها علاقة غرامية |
Şimdi,geçen yıl onun evinde çalışmış olanların listesi. | Open Subtitles | هذه قائمة بالناسِ الذين عملوا في بيتها خلال السنة الماضية |
Kiminiz, kendisini evinde daha iyi hissettirmeli,.. | Open Subtitles | بعضكم يقول يَجِبُ أَنْ تَشْعرُ أنها في بيتها. |
Peki ya akşama onun evinde buluşacak olmamız ne kadar zavallı? | Open Subtitles | وكيف يكون البؤس وقد واعدتها في بيتها الليله؟ |
Yeni evinde annemi ziyaret etmeliyim. | Open Subtitles | أجل، يتوجب علي زيارة والدتي في بيتها الجديد. |
Zack ona kendini evinde hissetmesi için çok tatlı davranıyor. | Open Subtitles | ان زاك لطيف جدا لجعلها مرتاحه كأنه في بيتها |
Polis, bu sabah onu evinde bulmuş. | Open Subtitles | ''وجدَ قسم شرطة ''هيوستن زوجتكَ في بيتها صباحَ اليوم. |
Noel'i Colorado'da, evinde kutluyor. | Open Subtitles | إنها تقضي عيد الميلاد في بيتها فى كولورادو |
Aynı şeyleri onun evinde çikolatalarla dolu sıcak bir odada kalarak da yapabileceğimi söylemişti. | Open Subtitles | قالت , عدا عن ذلك بأمكاني أن أحضى بغرفة دافئة في بيتها مع الشوكولاته لفعل الأشياء نفسها |
Annem, evinde bunların dört kopyasını tutuyordu. | Open Subtitles | أمي كانت لديها هذه النسخ الأربعة في بيتها. |
Abby Sheldon herkesin bildiği gibi evinde kazayla ölmedi. | Open Subtitles | ابي شولدين لم تموت بحادثة في بيتها كما في التقرير |
Bu yüzden dülger pek seçeneği de olmadığından dediği gibi yapmış çünkü su atının karısı dalgaların arasındaki yeni evinde mutsuz, üşümüş ve açmış. | Open Subtitles | والبنَّا, لديه خيارات قليله فعل كما أُمِر لأن الزوجة حزينة وباردة, وجائعة في بيتها تحت الأمواج |
Büyükannemin evinde hiç fıstık ezmesi olmuyor da. | Open Subtitles | حسنٌ، جدّتي لم يكن لديها زبدة فول سوداني في بيتها مُطلقًا. |
Alison evinde, üstünde bu adres yazılı bir kağıt buldu. | Open Subtitles | آليسون وجدت قصاصة من الورق مكتوب عليها هذا العنوان في بيتها. |
evinde mutlu olmaya başlamış. | Open Subtitles | بعد سنوات، عندما كانت سعيدة في بيتها |