Bu sırada bir yığın yazılmamış psikiyatri raporuyla baş başa kaldım. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, أكون وسط كومةٍ غير مرتبةٍ من التقارير النفسية. |
Bu sırada lütfen istasyon şefinize gidin ve acil durum stoku toplayın. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, الرجاء الذهاب إلى رئيس محطتكم و جمع المؤن المهمة |
Bu sırada, İngiliz Parlamentosuna Fermanagh ve Güney Tyrone bölgesinden milletvekili seçildi. | Open Subtitles | في تلك الأثناء تم انتخابه لمجلس العموم البريطاني، عن فيرمان و جنوب تيرون |
O sırada telefonla annemi aramaya çalışıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أتصل بأمي في تلك الأثناء |
Bu esnada pek çok insan için çok sayıda iyilik yaptı. | Open Subtitles | في تلك الأثناء قدّم الكثير من الخير لكثير من الناس |
Bu sırada, İngiliz Parlamentosuna Fermanagh ve Güney Tyrone bölgesinden milletvekili seçildi. | Open Subtitles | في تلك الأثناء تم انتخابه لمجلس العموم البريطاني، عن فيرمان و جنوب تيرون |
Bu sırada size içecek olarak ne getirebilirim? | Open Subtitles | ، و في تلك الأثناء ما الذي بامكاني أن أحضره لكِ من مشروب ؟ |
Bu sırada biz barış konuşalım mı? | Open Subtitles | و في تلك الأثناء لما لا نتحدث عن السلام؟ |
Bu sırada arkadaşın bir mesaj yollanmak için kullanılacak. | Open Subtitles | في تلك الأثناء سنستعمل صديقك لنوصل رسالة |
Bu sırada Gob ise yerel bakımevinde hayır işi yapmaya başlamıştı. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, بدأ (جوب) في أعماله الخيرية في بيت الرعاية |
Bu sırada bense arabamda "Boom, boom, pow" dinliyorum, güzel vakit geçiriyorum ve bebek gibi uyuyorum. | Open Subtitles | ...وانا في تلك الأثناء في سيارتي، و أحظى بوقت رائع, وأنام مثل الطفل |
Bu sırada Michael, mahkeme binasının bulunduğu sokağın karşısındaki bara teklifi okumak için gitti. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, ذهب (مايكل), إلى حانة قابعة في الجهة المقابلة لقاعة المحكمة ليقوم بقراءة العرض الذي قُدم لهم |
George Michael ise Bu sırada Tobias ile konuşmaya gitti. | Open Subtitles | ؟ في تلك الأثناء, كان (جورج مايكل) ذاهباً ليتحدث مع (توبايس) |
Bu sırada Tobias, Lindsay'e rolünü oynayamayacağını söylüyordu. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, أخبر (توبايس), (لينزي) أنه لايستطيع أن يقوم بأداء دوره |
Bu sırada Michael, Gob'un Marta'nın ilişki yaşadığına dair şüphelerini doğrulamak için Marta'yı takip ediyordu. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, (مايكل) قام بملاحقة (مارتا), ليتأكد شكوك (جوب) حول علاقتها مع رجل آخر |
Bu sırada Lindsay, George Michael'a ödevinde yardımcı oluyordu. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, (لينزي) كان تقوم بمساعدة (جورج مايكل), في واجبه المنزيل |
Bu sırada Lucielle ise yeni evlatlık edindiği ve adını Annyong sandığı Koreli oğluyla yakınlaşmaktaydı. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, كانت (لوسيل) تتقرب من ابنها الكوري الذي تبنته مؤخراً وتناديهبـ"المزعج" |
Tamam? O sırada ne olacak? | Open Subtitles | جيد و في تلك الأثناء ماذا؟ |
O sırada, Neil'ın Lisa için hoş bir sürprizi vardı. | Open Subtitles | في تلك الأثناء, كان (نيل) يخبيء مفاجأة لـ(ليزا) |