Arkadaşlarımla gezmeye giderken beni rahatsız etme diye kaç defa söyledim. | Open Subtitles | قلت لك لا تضايقني ثانية عندما أكون في جولة مع أصدقائي |
Öyleyse neden markete doğru ufak bir gezintiye çıkıp biraz satın almıyoruz? | Open Subtitles | لما لا نذهب معاً في جولة إلى المتجر ونحصل على البعض منه |
Öğleden sonrası için şehrin antik kısmına bir tur ayarlamıştık, | Open Subtitles | لقد دبرنا الذهاب في جولة إلى المدينة القديمة لهذة الظهيرة |
Bir dakika, biz turnede şarkıcılarız... | Open Subtitles | الآن، انتظري، نحن مغنيّان روحيّان في جولة و .. |
Uzun süreli bir tura çıkacağız ama vakit bulur bulmaz, sizi görmeye geleceğim. | Open Subtitles | سنذهب لبضعة أشهر في جولة. ،لكن بمجرد أن يسمح جدولي الزمني .فسأذهب لرؤيتكم |
Şimdi size çeşitli bölümlerimizi gezdireyim. Yeni üretim sistemlerimizi de görmüş olursunuz. | Open Subtitles | حسنا، سيدي سأخذك في جولة حول المنشأة بأكملها |
Çok teşekkür ederim. Sizleri balina ve yunusların sualtı akustik dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarmaya çalışacağım. | TED | شكرا جزيلا لكم .. سوف احاول ان أأخذكم في جولة حول نغمات الاعماق التي تصدرها الحيتان والدلافين |
Hızlı Asya turu. Dostluk turu diyorlar. | Open Subtitles | في جولة سريعة من الشرق جولة صداقة، كما يقولون |
Sıralamaları kullanmak yerine, birden fazla turda oy kullanmayı deneyebiliriz. | TED | بدلاً من استخدام الانتقاء، يمكننا تجربة التصويت متعدد الجولات، مع الفائزين الأوائل سنتابع في جولة منفصلة. |
Ona etrafı göstersene? TV ile ilgili kuralları anlat. Oyunları falan göster. | Open Subtitles | اقدم لك جيمس ، اصنع لى معروفا ولتأخذه في جولة على المكان |
Eğer sınavı geçmeyi başarabilirsem seni arkama atıp, yarım adayı gezmeye çıkacağım. | Open Subtitles | اذا نجحت في اجتياز الامتحان، سأحملك على ظهري في جولة حول الجزيرة |
Yönetim kurulunu toplayıp biraz gezmeye ne dersiniz? Kearns Şirketi | Open Subtitles | مارائيك بأن نجمع شمل مجلس الآدارة ونذهب في جولة |
2 yarma tarafından, açık kahverengi bir Dodge'un arkasına tıkıldım ve 20 dakikalık bir gezintiye çıkarıldım. | Open Subtitles | لقد القوا بي على الكرسي الخلفي سيارة دودج بنية من قبل اثنين من اللصوص وقادوا السيارة في جولة لمدة 20 دقيقة |
Uyumakta zorlanırsa eğer arabayla ufak bir gezintiye çıkar. | Open Subtitles | وإذا واجهت صعوبة في النوم، حاولي أخذها في جولة بالسيارة. |
Hey Sally, ekip aracında bir tur atmamıza ne dersin? | Open Subtitles | سالي ،مارأيك ان نذهب انا وانت في جولة في السيارة؟ |
Eğer daha fazla birşeyler öğrenmek istersen sana ekip otosuyla bir tur ayarlayabilirim. | Open Subtitles | إن أردت معرفة المزيد، أستطيع تسجيلك في جولة داخل سيارة الشرطة. |
Mia mı? Evet, şu anda turnede, ama bu işimin olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ميا، نعم إنها في جولة الآن وهذا لايعني بأن عملي قد توقف |
Annen yarın bir tura gideceğini söyledi. - Evet. - Bayılacaksın. | Open Subtitles | أمك أخبرتني أنك ستذهب في جولة هناك يوم غد |
Hey, Judith. Sana evi gezdireyim mi ? | Open Subtitles | مرحبا , جوديس هل لي ان اصطحبك في جولة بالمكان؟ |
Tamam, şimdi onu yakaladın. Onun dünyanın tepesine doğru bir yolculuğa çıakrt. | Open Subtitles | حسناً حصلت عليه الآن خذه في جولة إلى قمة العالم |
Sana büyük turu yaptırirdım, ama parti hazırlığı var. | Open Subtitles | حسنا أفضل أن أخذك في جولة بالمنزل, لكنهم مازلو يعدون لحفل الليلة |
Şey, turda 16 tane liseli kız vardı ve o üzerinde pardesüyle merdivenlerin tepesine çıkmıştı ama yağmur falan yağmıyordu. | Open Subtitles | حسناً، كان ثمة 16 تلميذة في جولة دراسية وكان هو على قمة السلم يرتدي معطفاً واقياً من المطر ولم تكن تمطر |
Bir ekran ile insanları bilgilendirebilir ya da onlara eğlenceli bir şekilde etrafı gösterebilir. | TED | من خلال شاشة، يمكنه أن يعلم الناس أو يأخذهم في جولة بطريقة ممتعة ومرحة. |
Hiçkimse hiç tanımadığı biri için üç saatlik otobüs turuyla gezmek istemez. | Open Subtitles | لا أحد يريد الذهاب في جولة بالحافلة لثلاث ساعات عن حياة شخص مغمور تماماً. |
Organizatörler yarışmacıların başlangıç turuna katılmasına karar verdi. | TED | قرر المنظمون أن يأخذوا المشاركين في جولة للشركات الناشئة المحلية. |
Turneyi bitirince kayda gireceğiz ve sonra yine Turneye çıkacağız. | Open Subtitles | بعدما ننتهي، سنذهب للتسجيل، ثم سنذهب في جولة غنائية أخرى. |
Biraz birlikte dolaşalım. Sonra onu almaya buraya geliriz. | Open Subtitles | وتذهبين في جولة معي وسنعود من أجله لاحقاً |
İyi de, bizim çocuğumuz değil! O bir aborijin çocuk ve yabana çıktı. - Bandy! | Open Subtitles | إنه ليس طفلنا، إنه طفل من السكان الأصليون، وقد ذهب في جولة |