Aynı karınca hayatı boyunca tekrar tekrar aynı görevi yapmaz. | TED | النملة نفسها لا تفعل نفس المهمة مراراً وتكراراً في حياتها بكاملها. |
Erkek Fatma olduğu için hayatı boyunca ne kadar acıya göğüs gereceğini biliyor musunuz? | TED | انها فقط لك على سبيل الاعارة لبعض الوقت من الصبيان. لكن هل تعلمون مقدار التعليقات التي سوف تتلقاها في حياتها |
Ergenliğinin ilk yıllarından itibaren hayatında bir tehditmiş. | Open Subtitles | كان مصدر تهديد في حياتها منذ بداية المراهقة. |
Benimle dalga geçiyorsun. hayatında bir çok erkek olmuş. | Open Subtitles | لا تدعي انكي انا لقد كان لديها الكثير من الرجال في حياتها |
Güney Fransa'da, bir böcek hayatının en önemli gününe başlıyor. | Open Subtitles | في جنوب فرنسا، تستهل إحدى الحشرات أهم يومٍ في حياتها. |
Biliyor musun, Margaret Thatcher belki de hayatında 12 yıl uyumuştur. | Open Subtitles | أتعرف، مارغريت تاتشر، نامت ما يقارب الـ 12 سنة في حياتها |
Ancak sadece Hayatındaki zorlukların acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine... | TED | ولكن بدلاً من مساعدة هذه الفتاة التي كانت تعاني من مصاعب في حياتها |
Onun hayatında yapacak daha iyi şeyleri vardı. | Open Subtitles | انها حصلت علي العديد من الاشاء الجميله في حياتها |
Senin gibi erkekleri pohpohlamayan bir kadın, ne kadar çok çalışırsa çalışsın kariyerinde de özel hayatında da çuvallar. | Open Subtitles | امرأة مثلك لا تستطيع جذب الرجال مهما عملت بجد في عملها فسيكون مجرد فشل لها سواء في حياتها المهنيه او حياتها مع الرجال |
Sadece bir kaç hafta içinde bütün hayatı boyunca yiyeceğinden çok daha fazla tahıl demek oluyor. | TED | كمية من الحبوب في اسبوعين اكبر ممما قد تأكلها في حياتها كلها |
Bak, kıymetli kızını hayatı boyunca asla bir daha çıkarmaya niyetim yok. | Open Subtitles | إنظري،أنا ليس لدي نية أنا أخذ إبنتكِ الثمينة للخارج مرة أخرى في حياتها |
Charlotte hayatı boyunca, herşeyin satıldığı bir sergi görmemişti. | Open Subtitles | شارلوت قد باع أبدا عرض من قبل في حياتها. |
hayatında bir sürü erkek ama bir tek gerçek aşk vardı. | Open Subtitles | لقد كان في حياتها الكثير من العشاق الكبار في السن لكن هناك حب واحد حقيقي |
Evet, Maggie'nin hayatında bir baba figürü olması harika. | Open Subtitles | من الرائع أن يكون لدى ماجي صورة أب في حياتها |
Kızım kendini geliştirmek istediğine göre hayatında bir çete üyesine yer yok demektir. | Open Subtitles | وهي سوف تكمل ما تنوي عليه ولا مجال لعضو عصابة في حياتها |
Onu şimdi götürürsek hayatının en kötü günü olarak kalacak! | Open Subtitles | إذا أخذناها الآن ، فسيكون دائماً أسوء يوم لها في حياتها |
Onu şimdi götürürsek hayatının en kötü günü olarak kalacak! | Open Subtitles | إذا أخذناها الآن ، فسيكون دائماً أسوء يوم لها في حياتها |
Babası kırklarının sonunda ölmüş, geride altı çocuğunu bırakmış. Dört küçük kardeşi, annem ve ablası. Bir de hayatında hiç çalışmamış dul bir anne. | TED | مات في سن 40، تاركًا ستة أولاد، أربع إخوة وأخوات، أخت واحدة أكبر منها، وأرملة لم تعمل في حياتها أبدا. |
Annesi açıkça Onun hayatında olamayacağını söylemişti eğer kendisini de hayatında olmazsan. | Open Subtitles | أوضحت لك أمه أنه لم يكن يمكنك البقاء في حياته إن لم تكن ستبقى في حياتها أيضاً |
Genç bir kadının Hayatındaki bir adam için önem verdiği şeyi bırakma fikrine.. | Open Subtitles | فكرة تخلي المرأة عما يهمها في حياتها من أجل إنقاذ علاقتها مع رجل |
Çocuğuna ismiyle hitap ediyor ve Hayatındaki rolünü söylerken kısa ve direkt bir ifade kullanıyor. | TED | التصريح قصير ومباشر، دعوة الطفلة باسمها وتقبل دوره في حياتها. |
Bak, kolyeyi Dana'ya verdim çünkü Onun hayatında ona güzel şeyler verecek ona özel biri olduğunu söyleyecek birisi yok. | Open Subtitles | حسنا، انا اعطيته لـ دانا لانه لا يوجد احد في حياتها ليهديها شيء جيد ورقيق |
Senin gibi erkekleri pohpohlamayan bir kadın, ne kadar çok çalışırsa çalışsın kariyerinde de özel hayatında da çuvallar. | Open Subtitles | امرأة مثلك لا تستطيع جذب الرجال مهما عملت بجد في عملها فسيكون مجرد فشل لها سواء في حياتها المهنيه او حياتها مع الرجال |
Kız kimseye bağlanmıyor, çünkü hayatına giren bütün adamlar ölür. | Open Subtitles | الفتاه التي لا يمكنها الأرتباك, لأن كل رجل في حياتها يموت. |