Hatta sahip olduğu her şey düzenli şekilde dolabında asılı ve düzenli şekilde sandığında katlıydı. | Open Subtitles | و رغم هذا كانت كل أشيائه معلقة بأناقة في خزانة ملابسه و مطوية بعناية في خزانته |
Ama dolabında sizin üniformanızı bulduk. | Open Subtitles | وجدنا أحد ألبستكم الموحدة في خزانته هل لديك فكرة كيف وصل لهناك؟ |
! dolabında birkaç yüz dolar duruyor. Hiç birşey çalınmamış. | Open Subtitles | ليس لديه سوى زوج من الآلاف في خزانته هذا هو كل الهراء |
Ne diş fırçası, ne traş bıçağı ne de dolapta sakladığı Mossberg tüfeği ortada yok. | Open Subtitles | لا فرشاةَ أسنان، لا شفرةَ حلاقة لقد أخذ كل شئ في خزانته |
O dinozorumsu şeylerin dolapta gizlendiğinde ısrar ediyordu. | Open Subtitles | بقي مصرّاً على أنّ إحدى أشياء تلكَ الديناصور مختبئة في خزانته. |
Rüyamda Fry bana dolabında bir hediyesi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | في حلمي، فراي قال أنه أخفى هدية لي في خزانته |
Onun dolabında küçük bir araştırma yaptım ve bunu buldum. | Open Subtitles | وهذا ليس كل شيئ بحثت في خزانته ووجدت هذا |
dolabında birşeyler bulduk: Ayakkabılar, kalemler ve diş teli... | Open Subtitles | نجد أشياء في خزانته أحذية، أقلام رصاص، مثبات |
Geçen hafta, bir genç dolabında bir silahla yakalandı. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي تم الإمساك بصبي لديه مسدس في خزانته |
Okuldaki dolabında ilacın boş şişesini buldular. | Open Subtitles | العثور على زجاجة وصفة طبية فارغة في خزانته في المدرسة. |
dolabında bir kasetçalar ve üstünde dans etmek için karton bulundururdu. | Open Subtitles | كان لديه مسجل و قطع من الكرتون في خزانته |
Bütün kıyafetlerini dolabında bırakmıştı ama ayakkabıları yoktu. | Open Subtitles | لقد ترك بقية ثيابه في خزانته لكن لم يكن هنالك أثر لحذائه |
Garip birisi. dolabında silah saklayan tiplere benziyor. | Open Subtitles | أنه غريب الاطوار هو يبدو عليه انه يحتفظ على الأسلحة في خزانته |
Ertesi gün oğlanı dolabında kendini asmış olarak buluyor. | Open Subtitles | ، في الصباح التّالي . وجدته معلقاً في خزانته |
Sürekli duvarlara çizimler yapıyor ve Kitty, dolabında turşu kavanozu bulmuş. | Open Subtitles | لا يتوقف عن الرسم على الجدران،وكيتي قالت بأنها وجدت جرة اسطوانية في خزانته |
Ne üstünde ne dolabında değerli bir şey yoktu. | Open Subtitles | فلمْ نجد أيّ شيءٍ قيّم في خزانته أو على جثته. |
Cezalandırıldığını biliyor ve dolabında saklanırken buluyorum onu, kızın birine mesaj atarken. | Open Subtitles | يعلم انه معاقب ومن ثم اجده مختبئ في خزانته بهاتفه يراسل فتاه ما |
O hapları şuradaki dolapta tuttuğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يحتفظ بهم في خزانته هناك |
Evet. Rip'in vodkasından kalmış olabilir biraz dolapta. | Open Subtitles | أظن أن (ريب) لديه بعض من تلك الفودكا في خزانته |