Denver'da postacı olarak çalıştığım için, her gün yürümeye alışmıştım. | Open Subtitles | خلال عملي كساعية بريد في دينفر اعتدت على المشي يومياً |
Sonraki zorlu aşama, Denver'deki Americas Biennial'de Batı yarım küredeki 35 milletin bağlılığını simgeleyen bir heykel yapıp yapamacağım soruldu. | TED | التحدي التالي كان في بينيال في دينفر في امريكا لقد طلب مني ان اقدم مجسم يعبر عن 35 دولة غربية في مجسم واحد |
Bu Denver'ın bir resmi, ve anahat Denver'da inşa edilmiş yeni bir havalimanı. | TED | هذه صورة لد دينفر, والنقطة الرئيسية هي المطار الجديد الذي تم انشاءه في دينفر. |
Uçağı Teterboro'da tutun... Denver'da basın toplantısı yapacağım. | Open Subtitles | أجعلى الطائرة تنتظر في تيتيلبرو وسوف أتحدث إلى الصحافة في دينفر |
Ben burada bir filme gideceğim, o da Denver'da aynı filme gidecek ve sonra telefonda film hakkında konuşacağız. | Open Subtitles | حسنا، اذهب لفيلم هنا، وهي تذهب لنفس الفيلم في دينفر وبعد ذلك نتحدث عن الفيلم في الهاتف |
Denver'ın dışındayken doğru şeyi yapmaya çalıştım. | Open Subtitles | عندما كنت هناك في دينفر حاولت أن أفعل الشيء الصحيح |
Denver'de yaptığım şey yanlıştı, ancak niyetim iyiydi. | Open Subtitles | ما فعلته في دينفر كان عملاً خاطئاً و لكنني فعلته لسبب وجيه |
Denver'daki FBI saha birimi Meade, Colorado'da yerel bir sanatçının yaptığını tespit etmiş. | Open Subtitles | وحدة الإف بي آي الميدانية في دينفر تتبعته إلى فنان محلي في ميد, كولورادو الذي أكد أن والدي هو المشتري |
Denver'da bir çatışma seni başkente yollattı ve orada da ikiniz, neredeyse Başkanı kaybediyordunuz? | Open Subtitles | تبادل اطلاق نار سيئ في دينفر يجعلك تذهبين الي العاصمه حيث كدتما انتم الاثنان تفقداننا الرئيس |
Unutmadan Marty Denver'dayken Lauren'in ilk üçte yer alacağından emin ol. | Open Subtitles | اوه . مارتي في دينفر , هل يمكن أن تكون متأكداً , أن لورين سوف تحظى بأحدى المراتب الثلاث ؟ |
Alan kodu 720. Colorado. Eski eşim Denver'da bir süre çalıştı. | Open Subtitles | رمز المنطقة 720، إنّها "كولورادو" أنجزَ زوجي السابق مهمّة في "دينفر" |
Charlie kendini yakalatti tekrar tutuklandı ve Jessie hala Denver de kalmış. | Open Subtitles | تم اعتقال تشارلي من جديد وجيسي ما يزال في دينفر |
Güven bana, bir keresinde Denver'da dolap ayarlama şirketinde çalışmıştım. | Open Subtitles | ثق بي , لقد عملت كمنظمة خزانات من قبل في شركة في دينفر |
Bay Fowkes, Denver'dayken bir senet tüccarıydı. | Open Subtitles | السيد فاوكس كان بائع سندات سابقاً في دينفر |
Denver'daki bir pastaneyi işletmem için ilginç bir iş teklifi geldi. | Open Subtitles | لذا لديّ عرض عمل مغري لفتح مخبز في دينفر |
Denver'daki işi de yine aynı sebepten kabul etmedin! | Open Subtitles | وأنه نفس السبب الذي جعلك ترفض العمل في دينفر |
Gabby, Denver, Colorado'da bir yerden altı aylık müdürlük teklifi aldı. | Open Subtitles | جابي لقد عرض عليها عمل لستة اشهر في دينفر كولارادو |
Denver Tren İstasyonu'ndaki sosisli standında Heinz ketçap var. | Open Subtitles | عند نقطة بيع النقانق في محطة القطار في دينفر كاتشب هاينز. |
Bascom Denver'de yaşıyordu. Hassler, Apalachicola'da. | Open Subtitles | باسكوم عاش في دينفر هاسلر,أبالاتشيكولا |
Denver ve Atlanta'da bir şeyler oldu. | Open Subtitles | الان, شيئا ما حدث في دينفر وفي اطلانطيس |