Ben senin Melinda ve onu kızını görmek isteyeceğini sanıyorum. | Open Subtitles | انا واثق من انك ترغب في رؤية ميليندا وابنتها ترحلان |
Baba, oğlunu acı çekerken görmek hoşuna gidiyor diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أبي.. أعتقد أنك تستمتع حقاً في رؤية ولدك يعاني.. ؟ |
Beynim, bunun hayata geri döndüğünü görmek istiyordu, öyle hissediyordum. | TED | كان لدي إحساس بأن دماغي يرغب في رؤية السفينة تعود للحياة. |
Peki, bilirsiniz yeni bir kelimeyi öğrendiğinizde ve sonra o kelimeyi her yerde görmeye başlarsınız? | TED | الآن، كما تعلمون عندما تتعلم كلمة جديدة، ثم تبدأ في رؤية تلك الكلمة في كل مكان؟ |
Ayıldığında, ona ne yapmaya çalıştığımı anlatırım. Eminim ki Gwen'i görmeyi kabul eder. | Open Subtitles | وعندما يصحو، سأشرح له ما نحاول فعله حينها سيرغب في رؤية غوين بالتأكيد |
Reynetta gittiğinden beri pek kimseyle görüşmek istemiyorum. | Open Subtitles | لم أكن جيدا في رؤية الاخرين بعد ان تركتني رينيتا |
Ama biz birer insan olarak, birbirimizi görmek de istiyoruz, dinlenilmek istiyoruz, ve bunu asla unutmamalıyız. | TED | لكننا كبشر نرغب كذلك في رؤية بعضنا البعض، ونرغب في أن نُسمع من قبل بعضنا البعض، ولا ينبغي نسيان ذلك مطلقاً. |
Biz de teknoloji bunu değiştirebilir mi diye görmek istedik. | TED | ورغبنا في رؤية إن كانت التقنية تستطيع تغيير ذلك. |
Dilin duygusal etkisini anlayabilecek makine öğrenimli modeller yapabileceğimizi görmek istedik. | TED | رغبنا في رؤية إن استطعنا إنشاء نماذج تعليمية آلية يمكنها فهم الأثر العاطفي للغة. |
Marcel Proust'un ünlü sözünde dediği gibi: "Gerçek keşif yolculuğu yeni yerler görmek değil, yeni gözlerle bakmaktır." | TED | الرحلة الحقيقية للاكتشاف،حسب مقولة مارسيل بروست الشهيرة، هي ليست في رؤية مشاهد جديدة، لكنها النظر بعيون جديدة. |
Bu yönetici denklem, çok çok küçük görmek için teleskobumuzu çok çok büyük yapmamız gerektiğini söyler. | TED | المعادلة القاعدة تنص أنّه إذا رغبنا في رؤية أشياء أصغر وأصغر، فيجب أن يكون حجم التيليسكوبات أكبر وأكبر. |
Ancak her ülkenin kendi salgınlarını durdurmak için elinden gelenin en iyisini yapabileceği bir dünya görmek istiyoruz. | TED | لكننا نرغب في رؤية العالم حيث كل دولة تستطيع القيام بأقصى ما عندها لإيقاف انتشار الأوبئة عندها. |
Görünmezi görünür kılmakta, deniz bakterilerini iş başında görmeye ve davranışlarını anlamaya yardımcı olan son teknolojileri bulmaya çalışıyorum. | TED | إنني أعمل لإيجاد التقنيات المتطورة المشابهه لهذه لتساعدنا في رؤية اللامرئي، لنشاهد البكتيريا البحرية كيف تعمل ونتعلم كيف تتصرف. |
Işığın bir kısmı dışarıya, masaya siziyor, ve yayınlan dalgaları görmeye başlıyoruz | TED | يتسرب بعض من الضوء ويسير على الطاولة وتبدأ في رؤية هذه التموجات الضوئية. |
Yani tamamen açık kaynaklı, vatandaş güdümünde potansiyel bir kentsel gelişim modelinin tohumlarını görmeye başlayabiliriz. | TED | لذا يمكننا أن نبدأ في رؤية بذور المصدر المفتوح تماماً، نموذج تنمية حضرية بقيادة المواطن، من المحتمل. |
Amerika'yı görmeyi hep istemişimdir, en azından artık bir planım var. | Open Subtitles | كنت أرغب دومًا في رؤية أمريكا فعلى الأقل لدي خطة الآن |
İşte o zaman, Fatima'yı düşünmeye başladım, o, ilk tanıştığımda, özel olarak görmeyi başaramadığım kişiydi. | TED | وفي هذه اللحظة بدأت أتذكر فاطمة فاطمة التي فشلت في رؤية تميزها عندما قابلتها أول مرة |
Ben de oyumun güzelce sayılacağını görmeyi çok istiyorum. | Open Subtitles | يا للهول أرغب بالتأكيد في رؤية المنظر الجميل لتصويتي وهو يصبح مهما |
Profesör Nygren, Bayan Kanning ile görüşmek istiyor. | Open Subtitles | البروفيسور (نيقرين) يرغب في رؤية السيدة (كانينق) |
Phillip Brainard'la görüşmek ister misiniz? | Open Subtitles | هل ترغب في رؤية "فيليب براينيارد"؟ |
İkisiyle de görüşmek istiyordum. | Open Subtitles | اردت ان استمر في رؤية كلتاهما |