Babası panik içinde koşarak apartmana girdi. | Open Subtitles | أبوه جاءَ يَرْكضَ إلى شُقَّتِنا في رعب. |
Tabi eğer korku ve panik içinde değillerse. | Open Subtitles | إلا إذا كانوا في رعب كلي مفزع |
Sarayın topyekun bir panik içinde. | Open Subtitles | عِنْدَكَ كامل القصرِ في رعب. |
Ailemin, lağımlarda sinsice dolaşan şeyleri bilerek korku içinde yaşamalarını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لأبويّ أن يعيشا في رعب مما يحوم في المجارير |
Bunun tekrar tekrar gerçekleşeceğini bildiğimden korku içinde yaşadım. | TED | عشت في رعب ، وأنا أعلم أنه سيحدث مرة أخرى |
okulda dehşet içinde arkamdan gelen var mı diye dehşet içinde bekelmekten iyidir ama en azından burda seni koruyabilirm | Open Subtitles | أعني, انه أفضل من التجول في أرجاء المدرسه في رعب, منتظرةً أحد المختلين ليلحق بي لكن على الأقل أستطيع حمايتك |
Eğer seni nasıl aldattığımı bilseydin, korku içinde benden uzaklaşırdın. | Open Subtitles | لو عرفت كيف أنني سببت لك الأذى لكنت أدرت ظهرك لي في رعب لن تريني مرة أخرى |
Yani federaller birkaç gün boyunca bir hayaleti kovalarken ülkenin korku içinde yaşamasına gözümüzü mü yumacağız? | Open Subtitles | لذلك تركنا البلاد في رعب في حين أن الاجهزة الاتحادية تطارد الشبح لعدة أيام ؟ |
Çocukların hayatları boyunca korku içinde yaşayacak. | Open Subtitles | سيعيش أولادك في رعب لطيلة حياتهم, |
Hayatım boyunca bu şehrin cadıları korku içinde yaşadı. | Open Subtitles | عاش سحرة هذه المدينة طيلة حياتي في رعب. |
Kasaba korku içinde yaşıyor. Rup devi gördüğünü söylüyor. | Open Subtitles | القرية في رعب (روب) يقول أنه رأى عملاق. |
Bilgi almak için dehşet içinde ama daha çok eğlence için izlediler. | TED | ترقبوا في رعب بحثًا عن المعلومات، لكن في الأغلب عن الترفيه. |
Muhammed her zamanki gibi tefekküre dalınca, uyuya kalır ve aniden dehşet içinde uyanır, bedeni önlenemez bir şekilde sarsılmaktadır. | Open Subtitles | لكن فجأة استيقظ في رعب شديد جسده كان يهتز دون سيطرة |