O geceden beri, iki saatte 7.200 saniye olduğunun bilincindeyim. | TED | ومنذ تلك الليلة، علمت أن هناك 7200 ثانية في ساعتين. |
- İki saatte bunu halledemeyiz. - Yeterli zaman yok. | Open Subtitles | لا نتسطيع فعل شيء في ساعتين فقط ليس وقتا كافيا |
İki saat içinde 800 avro değerinde barnakle midyesi topladılar. | Open Subtitles | في ساعتين , لقد جمعا كميَّة كافية من برنقيل الاوز. |
Büyük Patlama'dan günümüze kadar olan Dünya tarihini iki saat içinde anlatıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحكي قصة العالم في ساعتين. من الانفجار العظيم، حتى اليوم الحاضر. |
İki saate kadar gelirler o zaman küçük saçmalığınız biter. | Open Subtitles | سيكونون هنا في ساعتين وبهذا ستنتهي فوازيركما الصغيرة هذه |
Hammond'a telsizle birkaç saat içinde bir şeyler bulacağımızı bildirin. | Open Subtitles | دع هاموند يعلم أننا سيكون عندنا شيء ما في ساعتين |
Kusuruma bakmayın, iki saatte dokuz kahve götürdüm. Boşaltma zamanı. | Open Subtitles | معذرة, شربت تسع أكواب قهوة في ساعتين حان وقت التصريف |
İki saatte altı toplantıdan sonra bunu oldukça iyi ezbere biliyorum. | Open Subtitles | بعد ستة اجتماعات في ساعتين أنا أشعر بهذا في أعماق قلبي |
İki saatte 500 dolar kazanabilir... ve günün geri kalanında istediğini yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تخرج في الشارع وتربح500 دولار في ساعتين إرجع وإفعل ما تريد بقية يومك |
İki saatte 500 dolar kazanabilir... ve günün geri kalanında istediğini yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تخرج في الشارع وتربح500 دولار في ساعتين إرجع وإفعل ما تريد بقية يومك |
Bir şey olursa New York'dan iki saatte dönebilirim. | Open Subtitles | ويا أطفال لا تقلقوا ماما يُمْكِنُها العَودة من نيويورك في ساعتين إذا َحْدثُ شيءَ |
Onları uygun şekilde düzene sokmazsam iki saat içinde sokakların altını üstüne getirirler. | Open Subtitles | إذا لم أقبض عليهم بشكل صحيح سوف يفجرون الشارع في ساعتين |
İki saat içinde evinde olurum. | Open Subtitles | أنايُمكنُأَنْأكُونَفيشُقَّتِكَ في ساعتين. |
101'inci tümende çarpışmaktan hiç de anlamayan on kadar görevli, bu olağan görevi iki saat içinde bitirmeliydi. | Open Subtitles | جديدة على عمليات القتال، مجموعة الجنود في السرية، كان يفترض ان ينجزو هذه المهمة الروتينية في ساعتين |
İsteseydim bile, iki saat içinde olması lazımdı. | Open Subtitles | حتى لو اردت ذلك .. لن اقدر في ساعتين فقط |
2003, Omaha Pokeri, iki saat içinde Benny'nin Boğa Ağılında başlayacak. | Open Subtitles | الـ2003حدثأوماهاسَيَشْرعُ في ساعتين في بولبين بِني. |
Geçen gece iki saate kazandığımı gece işinde bir ayda ancak kazanıyordum. | Open Subtitles | كنت سأعمل في الملهى لمدة شهر لأكسب ما جنيته في ساعتين ليلة أمس. |
Bayan Keinrath, birkaç saat içinde size döneceğim. | Open Subtitles | السّيدة كينراس، أنا سَأَعُودُ إليك في ساعتين. |
İki saatte etkisi geçer. | Open Subtitles | ساعتين ، ستكونين صاحية في ساعتين |
Çocuklar iki saat içerisinde burada olacak o yüzden herkes işinin başına dönsün. | Open Subtitles | أنا المسئولة المشاركة إذًا ، الأطفال سيكونون هنا في ساعتين |