Kanıtlar adalıların çoğunun fırtınanın ilk gecesini kasaba binası bodrumunda geçirdiklerini gösteriyor. | Open Subtitles | الادله تشير الى ان معظم سكان الجزيره قضوا اول ليلة في العاصفه هنا في سرداب دار البلديه |
Arthur Leigh Allen, Fresno caddesinde annesinin bodrumunda yaşıyordu. | Open Subtitles | آرثر لاي ألين عاش في سرداب امه على شارع فريسنو |
Çünkü sebebini bildiğimi sanıyorum. Neden arkadaşımın bodrumunda olduğunu. | Open Subtitles | لأعتقادي بمعرفة سبب . وجودك في سرداب صديقتي |
Benim deneyimlerime göre, "üstünde düşünelim" genellikle mezuniyet balomun gecesinde bodrumda televizyon şovu izleyerek geçirmek oluyor. | Open Subtitles | عادة ينتهي بي أرى ذهباً في سرداب أثناء ليلة حفلةٍ راقصة |
Annesinin işyerindeki, bodrumda kafasının arkasında kablo olan adamdan. | Open Subtitles | الرجل ذا السلك في مؤخّرة رأسه في سرداب مقرّ عمله والدتها، |
Kat ve Marie yıllarca West Virginia'daki Mercer County Mahkemesi'nin bodrum katında penceresiz bir ofiste çalışıyorlar. | TED | عملاَ معًا لسنوات في مكتب بلا نوافذ. في سرداب في محكمة بمقاطعة ميرسر غرب فرجينيا. |
Kilisenin bodrumundaki odasından çıkmıyormuş. | Open Subtitles | يرفض مغادرة غرفته في سرداب الكنيسة. |
Bir kilisenin bodrumundaydım, ve etrafımdaki bir grup yabancıya o günün iyi bir gün olduğunu anlatıyordum çünkü.... o gün çöplükten yemek yemiyordum. | Open Subtitles | وزوجتي السابقة كانت تتزوج مرة ثانية وكنت في سرداب الكنيسة أوجه مجموعة الغرباء .. |
Sistem annesinin bodrumunda kurulu olsaydı durumum tıpkı eski sevgiliminkine benzerdi. | Open Subtitles | أذا عاش النظام في سرداب امه سيكون بالضبط مثل هذا الرجل الذي أعتدت على مواعدته |
Şişman bir tamircinin bodrumunda duracak o da senin yüzüne bakmayacak. | Open Subtitles | سيكون معلقاً في سرداب ميكانيكي سمين ولن ينظر إلى وجهكِ |
Hastane bodrumunda bulunan bir monitör ve kayıt cihazına bağlı olacak. | Open Subtitles | موصولة بشاشة مراقبة وألة تسجيل في سرداب المصحة |
Annesinin bodrumunda yaşayan seri katil tarzı şirin. | Open Subtitles | بطريقة قاتل تسلسلي يعيش في سرداب والدتهِ |
Tabii hâlâ annemin bodrumunda yaşıyorum ama onun harici her şey değişti. | Open Subtitles | أعني , انني لازلت أعيش في سرداب أمي و لكن و لكل كل شئ أخر تغير |
Peki, Carver'ların bodrumunda sen ne yapıyordun? | Open Subtitles | وماذا كنت تفعل في سرداب المنزل بأي حال؟ |
Yıllardır belediye sarayının bodrumunda. | Open Subtitles | مدفون حتى الآن في سرداب دار البلدية |
1990 öncesi herşey derin, karanlık ve tehlikeli bir bodrumda. | Open Subtitles | كل شي بعد عام 1990 موجود في سرداب طويل مظلم مخيف |
Kız 4 gündür bodrumda tutulduğunu ve saldırıya uğradığını söylüyor. | Open Subtitles | الفتاة تقول بأنها احتجزت في سرداب وانه تم الاعتداء عليها خلال الايام الاربعة الماضية |
Anneme bile söyleyemediğim gizli bir iş için bodrumda çalışıyorum ve en iyi arkadaşım bir kılıç! | Open Subtitles | أعني، أعمل في سرداب بعمل سري لا أستطيع حتى إخبار أمّي عنه وأعزأصدقائيسيف ! |
Ee, Meclis civarında bir bodrum katında yaşadığını ve yaşamak için kendini sattığını sanıyorum. | Open Subtitles | اتخيلكي تعيشين في سرداب حول البرلمان تقومين ببيع مؤخرتك من اجل المعيشه |
En azından, Chandler salonunun bodrum katında kızları baştan çıkarırken söylediği bir şey bu. | Open Subtitles | على الأقل ذلك الذي يخبرهم عندما يغويهم في سرداب قاعة الشمع |
Lodz'dan gelen Yahudilere soyunmaları emredilmiş ardından evin bodrumundaki bir koridordan geçirilerek bir rampanın sonundaki penceresiz küçük bir bölmeye tıkılmışlar sonra da kapılar, arkalarından gürültüyle kapanmıştı. | Open Subtitles | اليهود من "لودز" اُمروا بنزع ملابسهم ثمّ دُفعوا الى ممر في سرداب البيت الى سُلم ضيق يصعد إلى غرفة بلا نوافذ |
Bir kilisenin bodrumundaydım, ve etrafımdaki bir grup yabancıya o günün iyi bir gün olduğunu anlatıyordum çünkü.... o gün çöplükten yemek yemiyordum. | Open Subtitles | وزوجتي السابقة كانت تتزوج مرة ثانية وكنت في سرداب الكنيسة أوجه مجموعة الغرباء ... لقدكانيوم جيد لأنني |