Böylece Pazartesi sabahı ilk iş, bizden kampanyalarını yürütmemizi isteyecekler. | Open Subtitles | لذا يريدون منّا تجهيز الحملة الدعائيّة في صباح الإثنين الباكر. |
Pazartesi sabahı buz torbası üzerine oturur ve oyun kasetleri üzerinde çalışır. | Open Subtitles | في صباح الإثنين يجلس على كيس من الثلج ويدرس إجراءات المباراة |
Pazartesi sabahı onu rahatsız eden neyse onunla yüzleşmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | في صباح الإثنين سيواجه شيء سيضايقه |
Sana o dolabı Pazartesi sabahı hallet demiştim. | Open Subtitles | تلك الخزانة في صباح الإثنين ... لقد أخبترك |
Aksi takdirde bu yeri Pazartesi sabahına kadar kapatmak zorundayım. | Open Subtitles | وكما يفعل دائما البلهاء في البنتاجون فإنهم سيغلقون هذا المكان في صباح الإثنين |
Çek Pazartesi sabahı kırdırılabiliyor. | Open Subtitles | الشيكات ستُحرّر في صباح الإثنين |
Pazartesi sabahı Maranello'ya dönebildiğim sürece yok. | Open Subtitles | -لا لطالما سأعود إلى "مارلاندو" في صباح الإثنين. |
para orada 15 dakika duruyor taki para araçları gelip alana kadar işte o an saldırmanız gerekiyor Pazartesi sabahı New York'ta maç başlamadan önce yapacaksınız | Open Subtitles | النقود تخرج و تحزم قبل 15 دقيقه من حضور السياره لأخذها و هذا هو وقت هجومكم و في صباح الإثنين بعد مباراه من أربعة أشواط مع "نيويورك" |
Pazartesi sabahı kesin bileceğiz. | Open Subtitles | في صباح الإثنين عليك أن تتأكد |