Dışarı çıkıp, burada sessizce oturup gülümseyecek genç birini mi bulursun? | Open Subtitles | إخرج و إحصل على فتاه صغيرة تجلس هنا في صمت وإبتسامة؟ |
Ya dışarı çık yada burada sessizce otur ve bekle. | Open Subtitles | إما تكمل طعامك بالخارج، أو تجلس هنا منتظرًا في صمت. |
Ya dışarı çık yada burada sessizce otur ve bekle. | Open Subtitles | إما تكمل طعامك بالخارج، أو تجلس هنا منتظرًا في صمت. |
Ayrıca, Radha'nın ahali ne der diye sessizlik içinde acı çekmesi reva mı? | Open Subtitles | إضافةً إلى هذا، هَلْ يَجِبُ أَنْ نَتْركَ رادها تعاني في صمت لخوفِ المجتمعِ؟ |
Videoyu tam bir sessizlik içinde çektim çünkü sadece kafamdaki müziği duyuyordum ve bir gün ortaya çıkacak olan koroyu hayal ediyorum. | TED | و كان في صمت تام حين صورته لاني كنت فقط اسمع الموسيقى في رأسي متخيلا الجوقة التي ستتكون يوم من الايام |
JoJo sükûnet içinde, bekliyor bitmesini. | Open Subtitles | و ( جوجو ) , جلس هناك فحسب في صمت و إكتئاب |
İnsanlar bin yıldır yıldızları izledi ve yukarıda sessizce kaderlerini yazan bir tanrısal varlık olup olmadığını merak etti. | Open Subtitles | لقد حدق البشر في النجوم لآلاف السنين متسائلين عما إذا كان هناك إله هناك بالأعلى يوجه مصائرهم في صمت |
Yapbozun diğer parçası şafak vakti açık denizde sessizce süzülen bir gemiye ait. | TED | الجزء التالي من الأحجية هي حول قارب في الفجر الباكر ينزلق في صمت في البحر |
O yüzden beni kandırmaya çalışırken sessizce dinlemek çok akıllıca olur. | Open Subtitles | لذا فمن الحكمة أن تسمع في صمت أثناء محاولتك لخداعي |
Sen geceyi bir barda ya da kafede sessizce oturarak geçirmeye can atıyorsan... | Open Subtitles | إلا إذا كنت تتطلعين لتمضية المساء في صمت داخل حانة أو مقهى |
..devasa kırmızı kadife platformun altında.. ..sessizce zaferinin tadını çıkarıyor. | Open Subtitles | المنصة الحمراء الهائلة فوق العرش متمتعاً بنصره في صمت |
Buna rağmen kendisi halen sessizce ve acı çekerek kocasının yasını tutmaktadır | Open Subtitles | فإنها مازالت تتعذب في صمت وترثي قبر حرب بلا شاهد 420 00: 54: |
Yumuşak ve kısa bacakları sayesinde sessizce ilerleyebiliyor; uzun ve hassas duyargaları ile yolunu rahatça bulabiliyor. | Open Subtitles | الأرجل المفصلية القصيرة والناعمة تمكنها من التحرك في صمت تام وهي تجد طريقها بواسطة مجسات طويلة وحساسة |
Rahibeler, günün kalanını sessizlik içinde geçirelim. | Open Subtitles | أيها الأخوات,يجب علينا قضاء باقي اليوم في صمت. |
- Hayır, tüm öğleden sonra boyunca utangaç bir sessizlik içinde oturduk burada. | Open Subtitles | كلا، فنحن نجلس في صمت محرج طوال الظهيرة. |
sessizlik içinde yüz yıl boyunca saklanmak birini delirtmeye yeter. | Open Subtitles | الاختباء لمئات السنين في صمت كفيلٌبإصابةأي شخصٍبالجنون.. |
Sen burada sessizlik içinde acılara katlanıp, morarmış bileğinle otur ben hayalperest takılmaya devam edeceğim. | Open Subtitles | اجلس أنت هنا في صمت مع جيشك من الأصابع المتورمة السوداء وأنا سأقضي الوقت مع الحالمين |
İlk 14 yılını sessizlik içinde geçiriyor kitapların dünyasında kayboluyor diller öğreniyor. | Open Subtitles | امضى اول 14 عاما في صمت يضيع في العالم عبر الكتب |
Maçın geri kalanını sessizlik içinde izlememizde ısrar ediyorum. Hastanenin çocuk bölümünde bunu yapardık hep. | Open Subtitles | أنا أصر بأن نراقب بقية اللعبة في صمت مطلق. كنا نفعل هذا في مستشفى الاطفال |
JoJo sükûnet içinde, bekliyor bitmesini. | Open Subtitles | و ( جوجو ) , جلس هناك فحسب في صمت و إكتئاب |