Her Çin vatandaşının bir yılda yalnızca hidroelektrik kullanarak iki eve elektrik vermesine yetecek kadar var. | TED | يوجد ما يكفي لكل مواطن صيني لتزويد بيتين بالطاقة في عام واحد من الطاقة الكهرومائية وحدها. |
Günün ancak iki saati ayık. Sabah 11'le, öğle 1 arası. Parayı ve mücevherleri verecek olursam bir yılda çarçur eder. | Open Subtitles | إنها تفيق من الخمر ساعتين يومياً من 11 ص إلى 1 م و إذا أعطيتها نقودها و مجوهراتها فستضيعها في عام واحد |
Bak, son beş aydır bir yılda kurtardığımızdan fazla insan kurtardım. | Open Subtitles | لقد أنقذت أناس خلال الخمسة أشهر الماضية أكثر مما ننقذهم في عام واحد |
bir yıl boyunca tek bir ağacın ne kadar hareket edebildiğini hesaplayabilirdim. | TED | و بذلك تمكنت من حساب مسافة تحرك شجرة واحد في عام واحد |
bir yıl içinde çocuğunu ve karını kaybetmeyi hayal dahi edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع ان اتخيل فقدان طفلك و زوجتك في عام واحد |
Sol bacağını bir yılda iki kez kırdığını öğrendim. | Open Subtitles | عرفت أنها كسرت ساقها اليسرى مرتين في عام واحد |
- Görüntü geçen yıl alınmış. - bir yılda mı çöle dönüşmüş? | Open Subtitles | إن الصورة أخذت العام الماضي هل تحولت لصحراء في عام واحد |
Üç arkadaşım olmuştu. Evet, bir yılda tamı tamına üç arkadaş. | Open Subtitles | وبالرغم مما قيل,فقد تعرفت على ثلاثة أصدقاء أجل, ثلاثة أصدقاء دفعة واحدة في عام واحد |
Meme kanseri araştırmaları için elde edilen net gelir düşüverdi, hem de bir yılda yüzde 84, yani 60 milyon dolar. | TED | الدخل الصافي اصبح اقل ب84% . او 60 مليون دولار في عام واحد |
Birkaç yıl önce, dünyadaki daha ilk yıllarında ölen bebeklerin sayısı sadece bir yılda yüzde 5 oranında düştü. | TED | منذ عدة أعوام، انخفض عدد الاطفال الذين يلقون حتفهم في عامهم الأول في العالم بمقدار 5% في عام واحد فقط. |
Senin hayatın boyunca yakaladığından fazlasını ben bir yılda tutuklamıştım. | Open Subtitles | كان لدىَّ إدعاءات (قضايا) في عام واحد أكثر مما لديك طوال حياتك المهنيه |
bir yılda tam 11 kilo aldı. | Open Subtitles | اكتسبت 25باوند في عام واحد |
bir yılda üç terfi demek? | Open Subtitles | ثلاث ترقيات في عام واحد |
Arjantin güneyine doğru uçar ve geri döner, bir yıl boyunca. | Open Subtitles | و يسافر كل الطريق للأرجنتين و يعود، في عام واحد |
Eğer Amerika'daki yüksek tansiyonu olan her siyahi adamdaki üç puanlık düşüşü buna göre tahmin edersek, sadece bir yıl içinde yüksek tansiyon sebebiyle meydana gelen 800 kalp krizi, 500 felç ve 900 ölümü önlemiş olurduk. | TED | إذا كان في استطاعتنا استقراء أن انخفاض ثلاث نقاط لكل رجل أسود يعاني ارتفاعاً في ضغط الدم في أمريكا، سنمنع 800 نوبة قلبية و 500 سكتة دماغية و 900 حالة وفاة من ارتفاغ ضغط الدم في عام واحد فقط. |
Bazı durumlarda hatta bir yıl içinde bir çok durumda bu gribe, bize yani tanıtılan veya bizim tarafımızdan ilk kez tanımlanmış olan İsrail Akut Paralizi virüsü sebep olmaktaydı. | TED | في بعض الحالات ، في واقع الأمر في معظم الحالات في عام واحد ، وكان سبب هذا من قبل فيروس انفلونزا جديدة بالنسبة لنا ، و المحددة حديثا من قبلنا ، ويدعى فيروس الشلل الحاد الاسرائيلي. |