Ama artık işini de kaybettiğine göre, daha fazla zorluk çıkarmayacaktır. | Open Subtitles | ولكن في المقام الأول ، لو انهمك في عمله لنيكونقادراًعلى تنفيذتهديده. |
Aylarca işini zar zor yapabildi, bunun sonucunda neredeyse işini kaybediyordu. | TED | واستطاع بالكاد أن يؤدي وظيفته في عمله لعدة شهور، وكاد أن يخسر عمله نتيجة ذلك. |
Evinde, iş yerinde ya da yoldayken öldürebilirsin. | Open Subtitles | اقتله إما في منزله أو في عمله أو في طريقه إلى العمل |
İş yerinde bir sorun yaşadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنهُ كان متضايقاً بسبب شيء ما قد حدث في عمله |
Bana sorarsan onun yanında dur her işine burnunu sok. | Open Subtitles | إقتراحي؟ قف يجانبه ، وأحصل على كل شئ في عمله |
Hayır, sadece demek istediğim, yaptığı işte çok iyi sanki onun etrafında olursam çok şey öğrenecekmişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لا، إنما هو رائع في عمله وهذا يشعرني بأنني أتعلم بمجرد كوني حوله |
Kendi güvensizliğini telafi etme çabasından dolayı işyerinde otoriter bir pozisyonda olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | لأنه يبالغ في التعويض لاخفاء عيوبه نظن انه قد يكون في مكان ذو سلطة في عمله |
Yaşlı bir adam için çalışıyordum, bir kere bana... bütün ömrünü kariyerini ve işini düşünerek geçirdiğini söyledi. | Open Subtitles | ولكني عملت مع رجل متقدم في السن أخبرني ذات مرة أنه كان يفكر طوال حياته في عمله |
Görünüşe bakılırsa kocan işini iyi yapıyor. | Open Subtitles | يبدوا أن زوجك يقوم بعمل جيد.. انه متفان في عمله |
Çünkü işini nasıl yapıyor olursa olsun, kızı için canını bile feda eder dedi. | Open Subtitles | قالت إنها لن تفعل ذلك أبداً لأنه مهما فعل في عمله علمت أنه سيخاطر من أجلها |
Shawn'a işini tutmasını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرت " شون " أنه يجب أن يبقى في عمله |
Castle ve ben de ofisine gideceğiz, bakalım iş yerinde bir sorun yaşamış mı? | Open Subtitles | أنا و (كاسل) سنذهب إلى مكتبه لنتحقق من وجود أي مشاكل في عمله. |
O iyiymiş Seline. İş yerinde takılıyormuş sadece. | Open Subtitles | نعم يا (سيلين)، إنه بخير، إنّه منهمك في عمله وحسب. |
İş yerinde örümcek pansiyonu var..." | TED | فهو يُسكن العناكب ويطعمها في عمله..." |
Kendini işine biraz fazla kaptırmış bir paparazzi sorunu. | Open Subtitles | هنالك هذا المصور الذي زاد عن حده قليلاً في عمله |
Şimdi kim özel hayatının işine karışmasına izin veriyor bakalım? | Open Subtitles | من الذي يجعل حياته الشخصية تتدخل في عمله الآن؟ |
İşine yardım etmek için biraz yol gösterdim, öyle şeyler. | Open Subtitles | قدمت بعض العروض لمساعدته في عمله , وهكذا |
Kendine gel. Kardeşim yaptığı işte çok iyidir. | Open Subtitles | حسبكَ، اخي بارعٌ جداً في عمله. |
Baban yaptığı işte iyi midir? | Open Subtitles | -هل أباك جيد في عمله ؟ |
Ayrıca işyerinde pahalı ve endüstriyel aletlere erişimi var. | Open Subtitles | كذلك له حق الوصول الى معدات كبيرة و غالية الثمن من الحجم الصناعي في عمله |