Hem çalışanlardan hem de Bekleme odasındaki insanlardan aldığım bilgi. | TED | التعليم من قبل الأشخاص خلف شباك الاستقبال والتعليم من قبل الأشخاص في غرفة الانتظار أيضًا |
Hala kararsızdım ve Bekleme odasındaki bütün New Yorker dergilerini okumuştum. | Open Subtitles | كنت ما زلت المشككين وأود أن قرأت بالفعل كل نيويوركر في غرفة الانتظار. |
Bekleme odasındaki 16 hasta da rahat değil. | Open Subtitles | هناك 16 مريضاً في غرفة الانتظار ليسوا مرتاحين ايضاً |
Şurada biraz bekle, yoksa bekleme odasında büyük bir kalabalık olacak. | Open Subtitles | ، انتظري هنا لحظة وإلا ستكون هناك زحمة في غرفة الانتظار |
bekleme odasında hep Chopin çalardı. | Open Subtitles | لقد كان يشغل موسيقاه في غرفة الانتظار طوال الوقت |
Önümüzdeki birkaç dakika için bu çekirdek aile dışındakilerin bekleme salonunda olması daha iyi olur. | Open Subtitles | للفترة القادمة , أظن على باقي أفراد تلك العائلة الكبيرة أن تنتظر بالخارج في غرفة الانتظار |
Dişçinin ofisindeki bekleme salonunda buldum. | Open Subtitles | وجدت هذا في غرفة الانتظار عند مكتب طبيب الاسنان |
Biz de sizin gibi Bekleme odasındaki kavgaya çok şaşırdık. | Open Subtitles | لقد فُوجئنا مثلك بالشجار الذي حدث في غرفة الانتظار. |
O Bekleme odasındaki sevimli genç kızlarda olmayan ama bende olan bir şey var. | Open Subtitles | لا تمكله أي من هؤلاء الفتيات المحبوبات الموجودات في غرفة الانتظار |
Bekleme odasındaki tatlı kıza babasının öldüğünü söylemem gerekeceğini düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | كنت قد بدأت أعتقد أنه سيكون علي إخبار تلك الفتاة اللطيفة في غرفة الانتظار بأن والدها قد مات |
Tam da Bekleme odasındaki şirin küçük kıza babasının öldüğünü söylemek zorunda kalacağımı düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | كنت قد بدأت أعتقد أنه سيكون علي إخبار تلك الفتاة اللطيفة في غرفة الانتظار بأن والدها قد مات |
bir kızım var Addison... Bekleme odasındaki çocuklardan daha küçük bir kızım var bu konumuzun dışında konumuz dışında mı? | Open Subtitles | لدي ابنة أديسون ابنة اصغر من هؤلاء الاطفال في غرفة الانتظار -ليس هناك صلة |
Bekleme odasındaki bey bir koruma görevlisi, değil mi? | Open Subtitles | الرجل الذي برفقتك في غرفة الانتظار هو حارسٌ شخصي, أليس كذلك؟ - |
Manyak herif bekleme odasında tek atmış. | Open Subtitles | فمارس الشذوذ الجنسي حتى و هو في غرفة الانتظار |
Diğerleri gibi bekleme odasında otursun. | Open Subtitles | يستطيع أن يجلس في غرفة الانتظار كالآخرين |
Şu an bekleme odasında iki tane var. | Open Subtitles | لديّ اثنان في غرفة الانتظار في هذه اللحظة |
Şu an bekleme odasında iki tane var. | Open Subtitles | لديّ اثنان في غرفة الانتظار في هذه اللحظة |
bekleme odasında oturuyor, tatlım. Ben, ben gidip ou getireceğim. | Open Subtitles | انها في غرفة الانتظار يا عزيزتي سأحضرها لكِ |
Bekleyerek geçen zamanla ve bekleme odasında tanıştığınız insanlarla ilgili. | Open Subtitles | يتعلق بالوقت الذي تقضيه منتظراً و الناس الذين تلتقي بهم في غرفة الانتظار |
Çünkü son dövüşünden sonra hastanenin bekleme salonunda oturmuş fena şekilde azar işitiyordum, hatırladın mı? | Open Subtitles | لأنك في آخر مرة قمت بالقتال فيها, تلقيت أنا اللوم كله, وأنا في غرفة الانتظار في المستشفى. |
Araç muayene istasyonunun bekleme salonunda bir sürü arkadaş edindim. | Open Subtitles | لقد صنعت عدة صداقات في غرفة الانتظار في قسم مركبات السيارات |
bekleme salonunda sigara dağıtacağım. | Open Subtitles | سأكون في غرفة الانتظار ادخن السيجار |